27 Ekim 2013 Pazar

Öfkemizi nasıl kontrol ederiz?


Öfkemizi nasıl kontrol ederiz?


            Günlük yaşam içerisinde en ufak meseleleri bile nasılda büyütebiliyoruz. Sakin kafayla düşünüldüğünde aslında herkes meselenin abartılacak bir yanının olmadığını görüyor ve bunu da ifade ediyor. Ancak ne oluyorsa insan öfkelenince gözü adeta dönüyor ve kırılmadık kalp, devirmedik çam bırakmıyor. Öfkelenince neler yaşarız? Tepkimizi nasıl ifade ederiz? Sonrasında ne türden duygular yaşarız? Bu konu üzerinde duralım.

Kırk dönümlük bir tarla. Tarlanın ortasına yakın yerden geçen bir yol. Sahibi tarafından iki kişiye eşit miktarda bölünerek satılan bu tarlada, yolun bir tarafında onyedi dönüm tarla diğer tarafında yirmi üç dönüm tarla kalıyor. Alıcılardan biri on yedi dönüm bir tarafta üç dönümde yolun karşı tarafında olacak şekilde alması gerekirken iki tarafta buna yanaşmıyor. Sonuçta silahların ateşlendiği, 5 kişinin öldüğü, 7 kişinin yaralandığı, gelinlerin dul, çocukların yetim kaldığı bir olaya dönüşüyor. Yaralı kurtulanların şu an ne düşündüğünü bilemiyorum ama ölenler için artık çok geç. Mesele tarla tek parçamı olacak yoksa iki parça mı olacak?

Atalarımızın “öfke gelir göz kızarır, öfke gider yüz kızarır” dediği tamda bu olayı anlatıyor. Peki öfkelenince tam olarak ne oluyor? Beyin nasıl çalışıyor? Dışarıdan gelen tehdit beynin bir bölümü -ki bu bölüme amigdala diyoruz-  acil olarak kaba bir şekilde değerlendiriyor ve tepki vermeye hazırlanıyor. Bu tepki daha çok kaçma ya da savaşma yönünde oluyor.  Savaş kararı verilirse göz artık bir şey görmüyor. Nabzın hızlanmasıyla kan savaşmaya hazırlık yaparcasına kaslara yöneliyor. Kaslara yönelen kan terleme, kasılma, titreme gibi belirtileri ortaya çıkarıyor. Yok eğer kaçma kararı verilirse ?ki bu bir anlamda yenilgiyi kabul etme anlamına geliyor- kişi ortamdan kayboluyor. Eğer beyin bir şekilde eğitilmişse amigdalanın bu hazırlığı beynin üst kısmı tarafından engelleniyor ve önce tehdit iyice analiz ediliyor ve gerekiyorsa sonrasında en uygun tepki veriliyor. Sessiz kalma, ortamı terk etme, uygun dille duyguları ve varsa rahatsızlığı ifade etme, karşı tarafı anlamaya çalışma -ki buna empati kurma diyoruz- vb. gibi tepkiler eğitimle geliştirilebilen üst beyin tarafından veriliyor. İnsan ne zaman acele davranıp amigdalanın etkisinde kalsa mutlaka sonrasında büyük pişmanlıklar yaşıyor. Kırıyor, döküyor, deviriyor ve sakinleşince “keşke yapmasaydım” deme noktasına geliyor.

Peki öfkelenince, bu durumu nasıl aşabiliriz? Bunun eğitimi ne yazık ki hiçbir yerde verilmez.Oysa bu konu en az kızamık aşısı kadar yada en az çocuk felci aşısı kadar önemli bir konudur. İnsan öfkelenince evvela şunu bilmeli ki artık sağlıklı düşünememektedir. Bunu aklına getirse olayın önemli kısmı halledilmiş demektir. Sonrasında, öfkenin neden olduğu gerginliği atabilmek için derin nefes alma, ortamı terk etme, olanları tam olarak anlamaya çalışma, tepki vermeyi erteleme ya da duruma göre uygun ifade ile tepki verme, olayı birde karşıdakinin gözünden değerlendirme şekillerinde yaklaşması olayın büyümeden çözüme ulaşması için güzel bir ortam sağlayacaktır.

Burada yazılanlar sadece öfke kontrolü için genel bilgiler içermektedir. Eğer öfkemizi kontrol etme konusunda sıkıntı yaşıyorsak, trafikte, okulda, evde, çarşıda, pazarda kısacası günlük yaşam içerisinde öfkemize hakim olabilmemiz için mutlaka bir uzman desteği almamız gerekmektedir. Yani tüm yönetimi amigdalaya bırakmamak, beynin eğitimle geliştirilen üst kısımlarının da sorumluluk almasına yardımcı olmak gerekmektedir. Yoksa her daim öfke ile kalkan zararla oturur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder