17 Aralık 2015 Perşembe

Ya Evren Bir İllüzyonsa ?…


 ilüzyon
Bir hologramın titreyen imajı, illüzyonu yeterince net açıklamakta. Işığın bir oyunu olan bu 3 boyutlu temsil, 2 boyuttaki bir bilginin projeksiyonudur. Ancak, yüm evrenin bu yolla meydana geldiğini tespit etmek biraz şok edici olsa gerek.
Bu hikaye 1990’larda başladı. Fizikçiler, sicim teorsinin başedilemez matematiğini çözebilmek için mücadele verirken, kurnazca bir sırrı keşfettiler. Belirli şartal altında, ilgili olduğun evrendeki boyutlardan bir tanesini eksiltirsen, –bir başka deyişle, ona hologram gibi davranırsan–, çekim gücü onu yok etmek için oluşabilir.
Bu holografik prensibe en iyi örnek; AdS/CFT konjektürü diye bilinen holografik prensip’e dayanan sanal bir evreni tanımlayan matematiksel bir modeldir. Bu model, sadece Pringle’ın (papates cipsi şekli) yüzeyine benzer şekilde 5 boyutlu uzay-zamanda geriye doğru bükülerek çalışır. Bu sırrın,– yada isterseniz buna numara deyin–, yararlı olduğu şaşırtıcı bir şekilde sadece sicim teorisinde değil, ayrıca süperiletkenlerolan  pratik şeylerin çalışmalarında ve parçacıkların neden kütleleri var tarzındaki problemleri açığa çıkarmada yararı olduğu kanıtlanır.
Bu yıl, Avusturya, Viyana Teknik Üniversitesi’nden Daniel Grumiller ve meslektaşları, bu prensibin ayrıca bizim evrenimize benzer “düz” bir uzay-zaman içinde (her ne kadar 3 boyutlu olmayıp, iki boyutlu uzamla olsa bile) uygulabileceğine dair kanıt sundular. Grumiller: “Bu,düz-uzay holografisi açısından  anlaşılması ve çözülmesi zor olan bir kanıt.”
İllinois’deki FermiLab’de çalışan fizikçi Craig Hogan, bu kanıtı anlamanın peşinde. Eğer bizimki gibi düz bir evrende holografik prensip uygulanırsa, zaman uzay-zamanın kendisi, tıpkı holograma yakından bakıldığında olduğu gibi puslu, bulanık gözükebileceğini ve anlamanın zor olabiliceğini dile getirir. Hogan ve meslektaşları FermiLab’de “holografik sesi” keşfetmek-tespit etmek için “HOLOMETRE” diye bilinen bir alet geliştirirler. Geçen yıl bu alet tam güçle çalışmıştır. Hogan, holografik prensip ile ilgili herhangi bir kanıtın devrimsel nitelikte olacağını düşünüyor. Çünkü, bunun, Öklit’ten bu yana, 2000 yıldan fazla kullandığımız temel geometri fikirlerinin ötesine geçeceği görüşünde.
Öyle bir şey olduğunda bu bizi nasıl değiştirecek? Pratiksel olarak, belki de pek değiştirmeyecek: biz muhtemelen,3 boyutlu diye adlandırdığımızı algılamaya devam edeceğiz ve yerçekimi diye adlandırdığımız fenomen de bir tepeden düştüğümüzde, bizi halâ incitecek.
Ancak, Grumiller, bunun, 500 yıl önce Kopernik tarafından başlatılanı alevledirecek büyük bir gelişme olabileceğini ve buna ek olarak da Kopernik’in, “dünya evrenin merkezinde değil” açıklamasını yaptığında duyulan şaşkınlık gibi, bu kadar süredir nasıl aldandığımızın şaşkınlığını da yaşabileceğimizi düşünüyor.
Grumiller: “Evreni ve kendimiz evrenin bir parçası olarak görürken, boyutlarımızdan bir tanesinin ve yerçekiminin bir illüzyon olduğunu fark etmek çok etkili. Benim tahminim, bu illüzyonu insanlığın sindirmesi en azından bir yüzyıl alacaktır.”
Çeviren: AylinER
Bu makale New Scientist, 08.08.2015 sayısından çevrilmiştir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder