Ezoterik tradisyonel bilgilere göre de ruh varlığı iç içe geçmiş enerjetik alanlar, süptil bedenler diğer tanımıyla şuur alanları aracılığıyla fizik planda tezahür edebiliyor. Bu tezahürat sırasında tüm bu alanların içine sinmiş şekilde bulunan ve astralin süptil maddesini canlandırıp harekete geçiren esir maddesi, tüm etkilerin, düşünce formlarının, bilgi taneciklerinin ve elektronların dalga formlarının akışkan hale gelmesini sağlayan maddedir ve boşluk dediğimiz alanı tümüyle doldurur.
Düşüncenin Şekillenmesi
Düşüncenin şekillenmesinde hem etrafımızı çevreleyen, hem astral hem de mantal planın maddesini canlandırıp harekete geçiren esir maddesinin çok büyük bir önemi vardır. Bu madde özellik olarak insan düşüncesinin etkisine çok kolay cevap vermektedir ve her empüls, her etki derhal bu maddeyi harekete geçirerek geçici şekilde kendisine hizmet edecek bir araç haline dönüştürmektedir.Düşüncelerin hızlı titreşimleri vardır ve bu yüzden de canlı ve hareketlidirler. Düşüncenin bu hızlı titreşimleri hassas varlıklarda ses ve renk duyumlarını doğurur. Kendine has bir canlılık ve aktivite taşıyan düşünce üreten kimsenin niyetine ve ürettiği düşüncenin kalitesine uygun olarak astral planın alçak seviyeli psişik bölgelerine ya da mental planın yüksek seviyeli psişik bölgesine girip çıkabilir.
Düşünce çeşitli planların yoğun ya da süptil maddelerine dalıp çıkarken kendi titreşimlerini her yöne ses ve renk titreşimleri olarak yayar.
Ses ve renklerdeki farklar düşünce şeklini ilham eden, yönlendiren, motive eden sebebe bağlıdır. Bu motif saf, merhametli ve iyi ise oluşan renkte düşünceye uygun bir renktir ve hareket ettiği yön pozitiftir. Esiri dünyada pozitif nitelikli bir enerji alanının oluşmasına neden olur, benzerlerini de kendine çeker. Menfi düşüncede aynı mekanizmayı kullanır. Örneğin, öfke düşüncesi pırıltılı kırmızı renk yayınlarken, düşünce şekli de kırmızı meydana getirecek şekilde titreşir. Bu düşünce şekli, yıkıcı, bozucu türdeki diğer düşünceleri de aynı türdeki düşünce yayını devam ettiği sürece kendine çekecektir.
Düşüncenin taşıdığı yaratıcı güç
Düşünce şekillerinin aktif hale gelmesi ve eyleme dönüşmesi, varlığını sürdürebilmesi; ilk yoğunluğa, düşünceyi üretenin ona yüklediği enerjiye, beslenmesinin sıklığına bağlıdır. Yani kuantum fiziğine göre dalga formunda oluşu ile ve tekrarlanan kararlı beslenmelerle varlığını sürdürür. Sık sık düşünmek, tahayyül etmek, onu psişik planda besler müspet ya da menfi anlamda istikrar kazanmasını sağlar.Bizler evreni temaşa eden şuurun bir parçasıyız. Düşüncelerin üretilmesine ve formülleştirilmesine neden olan zihnimiz evrenin oluşumuna yol açan evrensel düşüncenin bir bölümüdür.
Bu da herkesin düşüncenin yaratıcı gücünün bir cüzüne, bir parçasına sahip olduğu anlamına gelir ki, düşüncenin formülleştirilmesinde psişik ve sözel ifade şeklinde tezahür eder. Düşüncenin formülleştirilmesindeki psişik ifade şöyle izah edilebilir. Her alanda negatif türden zihinsel tasarımlarımız negatif olaylara, pozitif türden tasarımlarımız da pozitif olaylara hayat vermektedir.
Kişinin düşündüğü, hayal ettiği, umduğu, şüphe ettiği veya tasarladığı her şey, tahakkuk ettirici bir güce sahip olduğu, her düşünce bir realiteye tohum sağladığı için güven ve inanç dolu, iyimser, pozitif düşünceler üretmeye, karamsar ve kötümser olmamaya özen göstermeliyiz. İyilik, neşe, güven dolu olumlu düşünceler sözel ifade olarak telkinle iyi bir hitabet sanatıyla başka insanları da olumlu düşünmeye aklı, mantığı vicdanı bir arada kullanmaya teşvik ettirecek güce sahiptir.
Olumlu düşünceler, olumlu eylemlerin ortaya çıkmasına neden olurken kişinin kendisini dayanıksız veya hastalanma rizikosu altındaymış gibi düşünmesiyse yankılanma yoluyla bedeninde elverişsiz bir alanın oluşmasına neden olur.
Düşüncenin bu yaratıcı gücünü şuurlu olarak kullanmak, onun kudretini ve etkisini hissedilir ölçüde arttırmak ruhsal şifacılığın da temelidir. Düşüncenin aktif ve etkili yaratıcı gücünü inkar etmek mümkün değildir ama unutulmamalıdır ki kaçınılmaz şekilde insanın gücü yine kendi şuur alanının gücü oranındadır ve belli sınırlar içinde bir etkileme alanına sahiptir.
İnsan kozmik yasaların işleyişini zihnin de oluşturduğu kişisel tasarımları vasıtasıyla değiştiremez. Kişinin zihni, evrene hayat vermiş ve vermekte olan kozmik zihnin, evrensel düşüncenin bir parçasıdır. İşte bu yüzden de kozmik zihnin bütünü tarafından tasarımlanmış olan şeyi değiştirememektedir. Bu konuda yapabileceklerimiz, kendi yaşam planlarımızla yani doğum haritalarımızdaki verilerle sınırlıdır. Herkesin bir sınırı vardır, o sınır dahilinde yaşamı sevinçle ve yasalarla uyumlu yaşamak mümkün elbette. İnsanın ayaklarını gereksiz yere yerden kesen ve yaşayan tanrı olduğunu iddia eden, ne istersek yapabileceğimizi savunun her türlü bilgi ve öğretiden bilimsel ve mistik ciddiyet adına uzak durmak, olumlu düşünmenin günlük yaşamdaki basit bir pratiğidir sadece…
Düşüncelerimiz daima var olan her şeyi kaplayan ölümsüz, evrensel enerjinin bir parçasıdır.
Evren etkileşim halindeki dalgalardan oluşmuş bir sistem, en küçük bir düzensizliğin etkisinin tüm alan içinde yayıldığı bir denizdir. Bu kozmik denizi yeni fizik şöyle tanımlıyor: Evrenin temel dokusu, madde, düşünce, fizik ya da psişe gibi farklı ve bağımsız gerçeklere ayrılamaz. Yeni kozmolojilerdeki gerçekçi yorumlara göre evreni oluşturan bir tür deniz vardır ve bu da henüz mahiyetini tam olarak tanımlayamadığımız evrensel enerjidir.”
Evrensel enerji, sonsuz, mükemmel ve mutlak olan Tanrısal Enerjinin bir başka adıdır. Düşüncelerimizde, kuantum fiziğindeki atomlarımız da, ister dalga formunda uzaya yayılırken, ister parçacık halinde küçük hacme sıkıştırılmış halde iken olsun, etki yapabilme ve değişme, değiştirme kudretlerini Tanrı Gücünden yani ruhsal boyuttan, var edildikleri kozmik enerji denizinden almaktadırlar. Çünkü her şey o kozmik enerji denizinin birer damlası olarak var olmuştur.
Bütünsel Şuur adını verdiğimiz o kozmik enerji denizini bizler de kendi gücümüz kadar etkilediğimiz için evrensel yasalara uygun davranışlarımız ile olumlu yönde etkide bulunur ve bir gün ihtiyacı olan birinin bu enerji denizinden vicdan kanalıyla kendi ihtiyacı olan bilgiyi çekmesine ve kullanmasına da neden olabilir. Ya da aksi yönde olumsuz etkilerin ve eylemlerin artmasına da neden olabiliriz.
Kuantum fiziği bu konuya evrimsel paradigma adını vermektedir. Kuantum Benlik S: 222-223’de bu konuda şunları söylüyor Danah Zohar:
“Bizler kurduğumuz ilişkilerden ibaretiz ve dünyamız öyle bir dünya ki onu hep beraber, ortak insanlığımız yoluyla yaratırız. Burada Kant’ın ‘insanların nasıl olmasını istiyorsan, sen de öyle olmalısın’, önermesini içeren ahlaki yaptırımına fiziksel bir temel vardır.
Kuantum doğamızdan kaynaklanan bu temel ve birçok şeyi vurgulayan ahlaki yasa dikkate alındığında, özgür kararlarım yoluyla yaratmaya çalıştığım kendim ve dünyamın kaderi üzerinde doğal bir sınırlama ve yapılmış seçimin iyi ya da kötü olduğuna dair nesnel bir ölçüt vardır. Eğer seçimim kötüyse, sonuçta bu beni düzenli bir tutarlılığı koruyamayan, yaşanılmaz bir dünyaya sürükleyecektir. Eğer seçimim doğruysa ortak yaratıcılığını yaptığımız dünya daha da zenginleşir ve belki de, “sonunda yaşamımı yoluna koydum” gibi bir şey söyleyerek ifade edeceğim yeni bir tutarlılığa sahip olurum.
Bizim ortak-yaratan, özgür ve belirsiz ahlaki seçimlerimiz ve dünyalarımız, elektronun sanal geçişleri gibidir. Yaratılışın gerçekleşmesindeki deneylerdir. Bizler, elektronlardan farklı olarak bir hafızaya sahip olduğumuz ve deneyimlerimizden ders aldığımız için bizim deneyimlerimiz etkiyi çoğaltabilir. Bazıları başarılı olup, bir sonraki ve daha iyi dünyaya doğru katkıda bulunarak ilerler.
Eğer aşığımla bir ilişki yaşamayı seçersem bunun sonucunda kocam kendini aldatılmış hisseder, evliliğimiz yıkılır, çocuklarımız bu durumdan kötü etkilenir ve ben suçluluk duygusu ve keder içinde mahvolurum, dünyam parçalanır. Kötü bir seçim yaptığımı anlarım. Çünkü bu başarısız (parçalanmış) bir dünyaya neden olup bunun anlamını da belirlemiş olur. Fakat, diğer tarafta uygunsuz sonuçlara yol açacak bu karar, hem benim hem de kocamın kendi ilişkimizi yeniden değerlendirip, canlandırmamızı sağlayıp, evliliğimizi güçlendirirse iyi bir seçim yapmış olduğumu anlarım. Başarılı bir dünyaya yol açmış olurum.
İDEA DANIŞMANLIK
TEL: 0286 217 00 01
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder