Her Gün Yaptığınız Beş Şey Altıncı Hissinizi Bloke Ediyor!
Her gün yaptığınız beş şey, daha iyi bir yaşamın anahtarı olan sezgilerinizi devre dışı bırakıyor. Altıncı his, biz farkında olsak da olmasak da, günlük yaşantımızda çok güçlü bir rol oynuyor. Siz de sürekli, “Neden bütün aksilikler beni buluyor ya da hayatımda yolunda gitmeyen şeyler var?” diye kendinize soruyorsanız , bu beş şeyden hangilerini sürekli yaptığınıza dikkat edin. “Mutlu, sağlıklı, harika bir hayatım var.”diyorsanız, bunu sürdürmek ve çevrenize faydalı olmak için yine bu yazıyı okumanızı öneririz.
Midenizde ansızın beliren bir ağrıyla kötü bir hisse kapıldığınızda, altıncı hissiniz sizi yakın bir tehlikeyle ilgili uyarmak için midenize tekme atıyor olabilir. Diğer taraftan aynı his size, eğer yeni bir iş fırsatı karşınıza çıktıysa onu mutlaka değerlendirmeniz gerektiğini de söylüyor olabilir.
Psikoloji alanındaki pek çok araştırma bir muamma olan altıncı hissin varlığını ispatlar niteliktedir. Örneğin iki psikolog ile bir mühendisin sonuçlarını dünyaya açıkladığı bağımsız bir deneyde, gönderici/iletici olan kişi binlerce kilometre uzaklıktaki alıcı konumundaki kişiye duygusal düşünceler göndermiş. Uzmanlar tam bu sırada alıcının parmaklarındaki kan hacminde gözle görülür bir artış gözlemlemişler. Bu da gösteriyor ki; alıcı gönderenin mesajını bilinç dışı seviyede, kendi bilinç alanında hissetmiş ve bedeni uyarıcıya tepki vermiştir.
İnsan olarak bizim okulda, ailemizde ya da medyada bize öğretilenden, anlatılandan çok daha büyük, inanılmaz bir potansiyelimiz var. Ama bedenimizdeki ve zihnimizdeki blokajlar nedeniyle çoğunlukla Altıncı His fenomenini deneyimlemeyi reddediyoruz.
İşte sezgilerinizi bastırmanıza neden olan, Altıncı hissinizi devre dışı bırakan 5 faktör:
1. Mantığınızın düşüncelerinizi ve hareketlerinizi kontrol etmesine izin veriyorsunuz:
Sezginin en büyük düşmanı mantık, sizin iç güdüsel şeyleri hissetme yeteneğinize ve yüksek benliğinizle erişiminize ket vurabilir. Çoğumuz lineer düzlemde koşullanmış hayatlar yaşıyoruz. Okulda bize “neyi düşünmemiz” gerektiği öğretilir, “nasıl düşünmemiz” değil. Daha da önemlisi, ortalama müfredatta ezoterik konulara ve hislerinizin şifresini nasıl çözeceğinize asla yer verilmez. Analitik düşünce bize problemlerimizin çözümünde yardımcı olabilir ve asla göz ardı edilmemelidir ama aynı zamanda alternatif yollar keşfetmemizi sağlayan sezgisel bilgiyi kullanmamızı da engeller. Sezgi çoğu zaman mantıklı olmaz ama bu onun doğru olmadığı anlamına da gelmez. Sezginizin yolundan gidin, zihninizin sizi inanmanız için ikna ettiği şeyin değil.
2. Hayatınızda sürekli negatif olaylar gerçekleşiyor:
Eğer evrenin size gönderdiği işaretlere dikkatinizi vermezseniz, en yüksek hayrınıza olmayan kararlar
verebilirsiniz. Pek çok insan hayatlarını otomatik pilotta yaşar ve eğer kendileri ve çevreleri hakkında daha fazla farkındalık içinde olsalar hayatlarının çok daha iyi olacağı hakkında bir kirleri yoktur. Her gün meditasyon, gözden geçirme/derinlemesine düşünme, temiz hava alma, nefes egzersizleri, yoga gibi sizi şimdiki ana getirecek, yaratıcı enerjinizi yükseltecek bir şeyler yapmak için zaman ayırın. Hayatınızın her gününü koşuşturmaca içinde geçirdiğinizde önemli mesajları kaçırırsınız. Yavaşlayın ve sezgilerinizle bağlantıda kalmak için daha bilinçli yaşayın.
3. Egonuzun içinde çok fazla yaşıyorsunuz:
Kendinizi sürekli başkalarıyla karşılaştırmak, kendini küçümsemek ya da büyük görmek, çok fazla üzülmek ve öz değerinizi yükseltmek için mukayese yapma ihtiyacı hissetmek altıncı hissinizle bağlantınızın kopmasına neden olur. Siz kalbinizde daha fazla yaşamayı öğrenmedikçe ego hayatınızı kontrol altına almak ve sizi sürekli aşağı çekmek ister. Meditasyon egonun çözülmesine yardım eder çünkü siz benliğin gerçekte var olmadığını, sadece farkındalığınızın var olduğunu fark edersiniz. Ego zihni temsil eder, gerçek benlik ise kalbi işaret eder. Altıncı his mantıksal düşünceden çok hisleri temel aldığından siz zihnin gevezeliklerini susturma ihtiyacı hissedersiniz. Böylece kapıları egonun dominantlığıyla zorlayacağınıza, yaşamla efor sarf etmeden akabilirsiniz.
4. Başkalarının ne düşündüğüne çok fazla önem veriyorsunuz:
Eğer sürekli çevrenizden onay beklerseniz sezgisel yaşayamazsınız. Hayatınız diğer insanların görüşleri etrafında dönüyorsa özgün bir hayat yaşayamazsınız. Altıncı hissiniz en iyisini bilir, o yüzden boşuna enerjinizi sizinle aynı vizyonu paylaşmayan insanların gözüne girmek için harcamayın. Çünkü onlar asla sizin yaşam tarzınızı onaylamayacaklardır, bu nedenle onaylarını almak için zahmete girmeyin. Seçimlerinize değer vermesi için başkalarına ihtiyaç duymadan kendi kararlarınızı alırken güvende hissedin. Bu biraz pratik yapmayı gerektirecektir ama sizin içsel rehber sisteminiz sizi günden güne yönetiyor olacaktır. Sadece iç sesinizin, dışınızdaki seslerden daha fazla yükselmesi için ona fırsat verin.
5. Kendinizi çevrenizden ve kendinizden kopuk hissediyorsunuz:
Altıncı hissiniz çok daha güçlendiğinde kendinizle ve başkalarıyla ilişkilerinizde daha derin bir bağlılık hissedersiniz ve yeryüzündeki bütün yaşamla çok daha fazla empati kurmaya başlarsınız. Bu dünyayı eşsiz bir şekilde etkileme gücüne sahip olduğunuzu fark edersiniz ve bu gezegende kendinizi geliştirmek için dışarıdan herhangi bir şeye dayanmaya ihtiyaç duymazsınız. Eğer henüz böyle hissetmiyorsanız cesaretsizliğe kapılmayın Sadece zihninizi rahatlatın ve zaten içinizde olan bilgeliğin yüzeye çıkmasına izin verin. İçinde yaşadığımız yüksek tempolu dünya bizi gerçek doğamızdan kolaylıkla uzaklaştırabilir, o halde her seferinde matriksten şinizi çektiğinizden emin olun ve yüksek boyutlardaki engin bilgiye bağlanın. Hepimiz yaşamlarımızın mimarı olması için sezgilerimizi kullanmaya doğuştan yetenekliyiz. Sadece yaşadığımız yapay dünyada altıncı his ile bağlantıya geçmek için biraz efor sarf etmeye ihtiyacımız var.
Eğer daha bilinçli, mutlu bir hayat yaşamaya başlamak istiyorsanız sık sık meditasyon yapın, kalbinizde yaşayın ve her şeyin üstündeki sezgilerinize güvenin.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder