12 Ocak 2013 Cumartesi

İdea Danışmanlık olarak, şubat tatilini verimli geçirmek istiyorsanız mega hızlı okuma   eğitimine katılmanızı öneriyoruz.

Mega Hızlı Okuma: 28 - 30 Ocak  -  1 Şubat  ve  4 -6 - 8 Şubat ( Pazartesi-Çarşamba- Cuma günleri)
tarihlerindeki eğitimimiz günde 3 saat  6 gün sürecektir.Saat 2 ile 5 arası.
2. seçenek: Saat 10 ile 13 arası

Kimler katılabilir? SBS ve ÖSS öğrencileri, üniversite öğrencileri , akademik kariyer yapanlar...
Katılanlara eğitim materyalleri , ders kitapları ve  CD leri verilecektir.

Kurs sonunda Dünya Hafıza Şampiyonu Melik Duyar imzalı katılım belgesi verilecektir.

Adres: Cevat Paşa mah. Zığındere Sok.Nezihkent Sit. A blok  Da:5  Çanakkale

Tlf: 0505 810 1247

Certifield Coaching (A'dan Z'ye Koçluk)...


Certifield Coaching (A'dan Z'ye Koçluk)...

“Kimseye bir şey öğretemezsiniz, cevabı kendi içinde bulmasına yardımcı olursunuz. - Galieo”
Koçluk nedir?Kelime anlamı olarak koçluk ”coaching” ; birini, bir yerden bir yere götürme anlamına gelir. Koçluk; istenen performansa ulaşmak için, koç (coach) ve danışan (coachee) arasında kurulan planlı bir gelişim ilişkisidir. Kişilerin var olan potansiyellerini ortaya çıkararak, ulaşılabilir hedeflere ve olasılıklara odaklanan bir öğrenme ve gelişim sürecidir. Koçluk; doğru sorular ile kişilerde farkındalık yaratma sanatıdır.
Amacı;Danışanın kendi belirlediği hedeflere, koçun desteğiyle ulaşması ve sorunlarının üstesinden tek başına gelmeyi öğrenmesidir. Koçluk bir gelişim sürecidir. Süreç boyunca danışan, kendisini daha iyi tanır, potansiyelini keşfeder ve hatalarından ders alarak yetkinliklerini geliştirir. Koçluk; mevcut durumundan, daha iyi bir duruma ulaşmak isteyen sağlıklı bireylerle yapılan bir çalışmadır. Koçluk; bu hizmeti alan danışanın, özel ve profesyonel yaşamında, gelişimi hedefleyen ve tümüyle güven ve gizlilik esasına dayanan bir süreçtir.
Koçluk, ilk olarak 60'lı yılların sonunda ABD'de bütün bir kurumun daha etkin çalışması için çalışan örgütsel gelişim danışmanlarının yürüttükleri projelerin parçaları olarak kurumun içindeki liderlerle birebir çalışmaları ile başladı denebilir. Yani koçluk kavramı aslında organizasyonel gelişim çalışmalarının entegre bir parçası idi. 80'li yıllarda Thomas Leonard koçluğu daha geniş kitlelerin de yararlanacağı bir biçimde yapmaya ve profesyonel koçlar yetiştirmeye başladı.
Koçluk Türkiye’de son bir kaç yıldır yaygınlaşmaya başlamış bir yöntemdir. Günümüzde pek çok konuda koçluk çeşidi vardır. Bunlardan bazıları; yaşam koçluğu, öğrenci koçluğu, ebeveyn koçluğu, aile koçluğu, ilişki koçluğu, sporcu koçluğu, satış koçluğu dur.

Koçluk ne değildir?• Danışmanlık değildir.
• Terapi değildir.
• Öğretmenlik/ Eğitmenlik değildir.
• Yöneticilik değildir.
• Psikolojik danışmanlık değildir.

Koçluk hizmetinin faydaları nelerdir ?
• Profesyonel koçluk bütün işleri kolaylaştırır ve başarıya ulaştırır.
• Danışanın var olan potansiyelini ortaya çıkarır ve geliştirir.
• Danışanın iç gücünü ortaya çıkarır.
• Danışanın kendine olan inancını, güvenini, sevgi ve saygısını yükseltir.
• Danışanın motivasyonunda gözle görülür bir artış sağlar.
• Danışanın artan performansı sayesinde verimliliğini yükseltir.
• Danışanın kendi duygularını tanıyıp yönlendirmesini sağlayarak kişisel değişim-dönüşüm ve gelişiminde sıçrayış yaptırır.
• Danışanın sorumluluklarına sahip çıkmasını sağlar.
• Danışanın yaşama daha aktif olarak katılımını sağlar.
• Danışanın öğrenme ve öğrendiğini uygulama potansiyelini arttırır.
• Danışanın aile, sosyal ve iş çevresindeki ilişkilerini geliştirir.
• Danışanın kendine has özelliklerini ve yeteneklerini tespit ederek, danışanı bu alanlara yönlendirir.
• Danışanın zamanını verimli kullanmasını sağlar.
• Danışanın yaşama kaşı pozitif bakışlı, esnek ve hoşgörülü olmasını sağlar. 

Kim bir Koçla çalışır?Yaşamımda iyiye yönelik bir değişiklik yapmak, tam potansiyelini eyleme geçirmek isteyen ve bunun için çalışmaya, risk almaya hazır herkes. Girişimciler, iş sahipleri, profesyoneller, ve değişim sürecindeki insanlar ile, gelişime açık şirketler genellikle bir Koçla çalışırlar.
Kariyerleri veya yaşamda ulaştıkları seviyelerden bağımsız olarak danışanlarımın hepsinin ortak bir özelliği var: hepsi de yaşamlarından daha fazlasını isteyen başarılı, ilerlemeye açık ve zeki bireyler ve bu bireylerden oluşan kurumlar.
Değişim zor bir süreçle işleyen kademeli bir çalışmadır. Eğer kişi kendi hayatına dair bir değişim projesi başlatmak istiyorsa zorlu bir yolculuğa çıkmaya hazır olmalı. Bu yolculuğunda profesyonel rehberlik veya koçluk hizmeti almalıdır. Değişim başladığında kişi kendi değerlerini yıkarken kendini kaybedebilir. Tüm bu süreçlerde kişi kendi kendine yetmez.

Koç kimdir?
Koç; doğru ve güçlü sorular soran yol arkadaşıdır: Problemlerin çözülmesi veya geliştirilmesi gereken faktörler konusunda neler yapılması gerektiğini hazır olarak sunan değil, çözümü doğru sorular sorarak danışanın bulmasını sağlayan, danışanın alışmış olduğu düşünce yapısını zorlayan, farklı bakış açıları yakalamasını ve davranışsal becerilerini geliştirmesini sağlayan yol arkadaşıdır. Bunların dışında koç’un diğer özelliklerinden bazıları şunlardır.
• Danışana inanır.
• Yargısız bakış açısıyla bakar.
• İyi bir dinleyici ve gözlemcidir.
• Potansiyeli fark eder ve ortaya çıkarır.
• Motivasyonu arttıran kişidir.
• Değerlerin ortaya çıkmasını sağlar.
• Değişim yaratır.
• Satır aralarını duyar.
• Farkındalığı arttırır.
• Gelecek odaklıdır. 
• Danışanı farklı bakış açısından baktıran kişidir.
• Danışanı, hedeflediği yolda yürümesi konusunda destekler.

" Bir problemden kaçmanın en iyi yolu, o problemi çözmektir." A Saporta.

Hipnoz...


Hipnoz...

Hipnoz, telkinler yoluyla elde edilmiş, telkinlerle yönlendirilen, tıpta hukukta, eğitimde, sporda, günlük hayatta çok geniş bir kullanım alanı olan, cinlerle, şeytanlarla ilgisi bulunmayan iradenin ve bilincin tamamen ortada ve açık olduğu bir trans halidir...
Geçen günlerde emrinde olan subayları hipnoz ederek, istemleri dışında onlardan bilgi alan bir albay, yargılandığı mahkemece tutuklanınca, hipnoz olayı tekrar insanlar için merak konusu olmuştur Peki ama nedir bu hipnoz olayı? İşte bu sorunun ve daha fazlasının cevabı;

Günümüzde, özellikle tıbbın ve dolayısıyla ilacın yararlı olamadığı çoğu durumda hipnoz, insanlığa yardımcı olmaktadır Hipnozun bütün dünyada analjezik, anestezik ve psikolojik tedavide kullanıldığı bilinmektedir Örneğin, psikojen kökenli ağrılarda, allerjik bünyeler ve organizmanın kimyasal tedaviye elverişli olmadığı durumlarda hipnoz, diğer tıbbi metotların yanında yer almaktadır Söz gelimi tüm fobileri ilaçla tedavi edebilmek mümkün değildir Belki uzun zaman alan psikoterapi seansları ile fobiler önlenebilir fakat hipnoterapi ile çok kısa sürede hastalar bu şikayetlerinden kurtulabilmektedirler 

Çeşitli alışkanlık ve davranış bozukluklarının giderilmesinde hipnoterapinin yararı bugün hemen tüm dünyada kabul edilmektedir Ayrıca hipnoz, tıbbi tedavinin yanı sıra eğitim, güzel sanatlar ve sporda etkili bir metot olarak uygulanmaktadır 

Fakat ne yazık ki günümüzde hipnoz, bazıları “hipnozcu”, bazıları medyum olarak adlandırılan ve psikolojik tedaviler konusunda hiçbir ehliyeti olmayan kişiler elinde sömürülmektedir 
Hipnoz Nedir?
Hipnoz kelimesi eski Yunancada “hypnos=uyku” anlamına gelir Ancak hipnoz bir uyku hali olmayıp, aksine uyanıklık halidir Elektroensefalografi (EEG) kullanılan modern araştırmalarda elde edilen beyin ritim örnekleri, hipnotize edilmiş bir kişinin, uyku ile uyanıklık arasında olduğunu göstermektedir Hipnotizma ise; hipnoz yaparken kullanılan tekniklerin tümüdür Türk Dil Kurumu’nun Türkçe sözlüğünde hipnoz, “Sözle, bakışla, telkin yapılarak meydana getirilen bir çeşit uyku hali ki, bu halde uyuyan kimse (denek), uyutanın etki ve telkinlerine açık, fakat dış dünyanın başka etkilerine karşı kapalıdır ” şeklinde tarif edilmektedir
Hipnoz’un Tarihçesi
İlkçağlarda insanlar, hipnoz ve benzeri yöntemleri bilmeden kullanmışlardı Günümüzde geleneksel yaşam tarzını sürdüren toplumlarda da böyle olaylar görülmektedir Ritmik tam-tam seslerinin, monoton dini şarkıların ve dansların yarattığı ruhsal durum, insanları hipnotik hale ulaştırmakta, bu durumdaki insanlar da kimi zaman çok şaşırdığımız olayların kahramanları olmaktadır Örneğin; böyle insanlar ateş üzerinde yürüyebilmekte, uzun süre toprak altında ölü gibi gömülü kalabilmektedirler 

Hipnozun insanlar tarafından kullanılmaya başladığını gösteren ilk yazılı belgelere eski Yunan’da rastlamaktayız M Ö 1400-1300 yıllarından kalan dua taşlarında telkinle ilgili bilgilere rastlanmaktadır Eski Yunan’da hipnoz, gerginliklerin giderilmesinde ve bazı histerik durumların tedavisinde kullanmıştır Eski Galyalılar ise hipnoza “sihirli uyku” demişler ve onu, siğili olan kişilerin tedavisinde kullanmışlardır Uzakdoğu dinlerinde ise bu gibi olaylar çok eskiden beri bilinmekte ve uygulanmakta idi Hinduizm, Budizm gibi dinlerde otohipnoz başta olmak üzere her türlü psişik ve parapsişik olaylar görülmekte idi Avrupa’da ise hipnoz, 1760 yılına kadar halk tarafından bilinmiyordu Hipnozun kitlelere yayılmasını sağlayan kişi, onu tedavi vasıtası olarak kullanmanın yanı sıra bir gösteri haline de getirmiş olan, Franz Anton Mesmer’dir Mesmer, hipnoza “hayvan manyetizması” adını vermiş ve bütün hastalıkların bu hayvan manyetizmasının dengesinin bozulmasından kaynaklandığını söylemiştir Mesmer birçok hastasında çarpıcı gelişmeler de elde etmiştir O günlerde bilim adamları Mesmer’in metodunda faydalı bir şey göremediler ve onu ciddiye almadılar Hatta hipnozu bir şarlatanlık olarak gördüler Geleneksel tıp çevreleri 1900′lü yıllara kadar hipnozu ihmal etti 19 yüzyılda bir İngiliz cerrah olan James Braid, hipnotizmayı başlı başına bir olay olarak ele aldı ve ilk defa hipnoz kelimesini kullandı Braid, birçok büyük ameliyatta hipnozu kullanmıştır 

Braid’in takipçilerinden Liebeault, sabit bakış metoduna, sözle telkini de katarak uzun süre hipnotizmayı başarı ile uygulamıştır Daha sonra Prof Bernheim, yaptığı denemeler sonunda Liebeault’un metodunu benimseyerek bu yoldaki çalışmalara devam etmiştir Pierre Janet ise, telkin ile hipnoz’un ayırımını yapan ilk düşünür olmuştur Başlangıçta Janet ile aynı görüşte olan Sigmund Freud, psikanaliz açısından hipnozu ele alıp açıklamıştır Freud, arkadaşı Breuer ile birlikte hipnozu hastalıkların tedavisinde kullanılacak bir metod olarak benimsemiştir Ancak nevrozlu hastalar üzerinde yaptığı uygulamalarda olumsuz sonuç alması, onun bu metodu terketmesine sebep olmuştur Daha sonra “serbest çağrışım” metodunu kullanarak üne kavuşmuştur 1955′de İngiliz Tıp Birliği (British Medical Association) ve 1958′de Amerikan Tıp Birliği (American Medical Association), hipnozun, tıpta kullanılabileceğini kabul etmişlerdir Günümüzde dünyanın birçok yerinde hipnozla ilgili araştırmalara devam edilmektedir.
Hipnoz nasıl gerçekleşir?
Hipnoz yapılacak denek bir iskemleye oturtulur Hipnotizör onun karşısına geçerek (çeşitli metodlar kullanarak; ışık, obje, bakış, telkin vs) onu hipnotize etmeye başlar Denek ilkönce kendisinde bir ağırlık hissi duyar Bu ağırlık hissi deneğin iradesini kırar ve onu hareketsizliğe, uyuşukluğa iter Bu sırada deneğin bilinci de bulanmaya başlar Bazan ağırlık hissi çok güçlü bir hal alır Deneğin gözleri kararır, etrafı yavaş silinmeye yüz tutar Bu hallerin belirmesi, deneğin dış dünya ile ilişkilerinin gittikçe gevşediğinin ifadesidir Deneğin bulanan bilinci bir süre sonra deneği, dış dünyadan tamamen koparır Ve denek kendi bilinç alanı üzerindeki kontrolünü tamamen kaybeder Ve hipnotizör deneğin iradesine yön vermeye başlar Burada önemli olan şey, deneğin hipnotizöre inanmış olmasıdır.
Hipnozun dereceleri nelerdir?
Hafif Trans: Hipnozun başlangıcında görülür Hafif bir gevşeme, hafif bir sersemlik halidir Deneğin gözleri kapandığı halde göz kapaklarında titremeler olur Deneğin zihinsel faaliyetlerinde zayıflama, kol ve bacaklarda ağırlaşma, fizyolojik faaliyetlerde yavaşlama görülür Bütün bunlara rağmen deneğin bilinci yerindedir 

Orta Trans: Orta trans safhasında hipnoz hali açık-seçik biçimde görülür Denek, hipnotizörün sesine tam olarak şartlanır Duygular hipnozun bu safhasında kesinlik kazanır 

Tam ve Derin Trans: Tam ve derin transta, trans hali bozulmaksızın deneğin gözleri açtırılabilir Deneğin gözleri açık olmasına rağmen, donuktur Çevresindeki gürültülerin hiçbirini duymaz Kendisine hipnotizörün verdiği şekli aynen, bozmadan korur Deneğin gözlerinin bakışı sabittir Tam uyuşukluk hali tüm vücuda yayılmıştır Bu safhada denek üzerinde çeşitli testler rahatlıkla yapılabilir 

Değişik Hipnoz ÇeşitleriKişisel hipnoz: Bir kişinin hipnoz edilmesidir Grup hipnozu: Birden çok kişinin aynı anda birlikte hipnotize edilmesidir 

Kollektif hipnoz: Kalabalık sayılabilecek insan grubunun topluca hipnoz edilmesidir Grup hipnozundan farkı, hipnotize olan insanların sayıca farklı oluşudur 

Sosyal hipnoz: Genel olarak toplum baskısı ve kontrolü sonucu ortaya çıkar Bireylerin toplu olarak uyumlu davranış göstermeleri sosyal hipnozun en belirgin yanıdır Sosyal hipnozda hipnotizör rolünü toplum liderleri üstlenirler 

Otohipnoz: Kişinin bir başkasına ihtiyaç duymaksızın kendi kendini hipnotize etmesidir 

Yol hipnozu: Özellikle uzun ve düz yolda otomobil kullanan sürücülerin yol hipnozuna girdikleri bilinir Aşırı yorgunluk, uykusuzluk, sessizlik, trafiğin serbest ve rahat oluşu yol hipnozunun meydana gelmesini kolaylaştırır 

Uyanıkken hipnoz: Hipnozlu kişi, gözleri açık olarak uyuması telkin edilmişse,gözleri açık bir şekilde uyuyabilir 

Sürekli hipnoz: Denek önce derin transa sokulur ve sonra da telkin yapılarak, bu durumun uzun süre sürdürülmesi sağlanır 

Herkes hipnotize olabilir mi?Eğer isterse olabilir, yaklaşık olarak kişilerin %80′i belirli bir ölçüde hipnotize olabilirler Bu bireyin telkin alma derecesine bağlıdır Kişilerin ancak % 25′i derin hipnoza girebilir Zeki ve hayalgücü zengin olanlar çok iyi hipnotize olurlar Aydınlar, disipline alışkın kişiler, askerler, hemşireler, sporcular, ilkokul ve lise çağındaki öğrenciler kolaylıkla hipnotize edilebilirler 

Kimler hipnoz olamaz?5-6 yaşından küçük olan çocuklarla, 70 yaşın üzerindeki büyüklerin hipnoz olması zordur Zihinsel herhangi bir rahatsızlığı olan kişiler, zeka seviyesi (IQ’su) düşük kişiler, bunaklar, konsantrasyon zorluğu yaşayan kimseler, hipnoz olmak istemeyen, korkan, oto kontrolü elden bırakmak istemeyen kişiler de hipnoz olamazlar 

Hipnoz nerelerde kullanılır?Hipnoz’un bugün dünyada kullanım alanları şunlardır:
Tıpta: Genellikle psikiyatri, cerrahi, anestezioloji, dermatoloji, nöroloji, kadın doğum ve diş hekimliği’nde Psikiyatride; anksiyete ve kaygı bozukluklarında, histeri, astım, uykusuzluk, fobiler (her türlü korkunun giderilmesinde), sigara, alkol, uyuşturucu alışkanlıkları, aşırı kilo ve yeme bozuklukları, konsantrasyon eksikliği, günlük stres ve sıkıntıların giderilmesinde kullanıldığı gibi, ameliyat ve diş çekimi öncesi anestezide, doğum ağrılarının kontrolünde kullanılmaktadır 
Eğitimde: Konsantrasyonun temininde, özgüvenin geliştirilmesinde, hafızayı kuvvetlendirmede, ders çalışmada, stresin giderilmesinde 
Hukukta- Emniyette: Amerikada polis, tanıkların başlarından geçenleri veya gördüklerini detaylı olarak anlatmaları için hipnozdan faydalanmaktadır 

NLP NEDİR ?


NLP...

 
NLP NEDİR ?
Geleceği kazanmak için, önce kendimize bakma, hatayı kendimizde arama zamanı çoktan geldi. Toplum olarak bunun farkına vardık. Kısaca NLP olarak tanınan ve beynimizi anlama ve onu en etkin biçimde kullanma yollarını öğreten Beyin Dili Programlama büyük ilgi görmektedir. Bu ilgi, sadece bizde değil tüm dünyada var.

Peki tüm dünyada bu kadar ilgi gören NLP nedir'.'NLP'nin mucizesi nereden geliyor? Niçin herkes sihirli bir değnek gibi ona sarılıyor? NLP, her şeyden önce bir düşünce sistemidir. Bütün sistemlerde olduğu gibi NLP'de de kendi içinde bir mantıksal sıralama vardır. Bu sıralamayı çok iyi anlarsanız, sistemi çok iyi kullanabilirsiniz.
Bazılarının anladığı ve söylediği gibi, boş sloganlar, kum motivasyon lafları, insanları gaza getirme yöntemi değildir NLP. NLP, önce kişinin kendini anlaması, kendi iç çelişkilerinden kurtulması, endişe ve korkularından sıyrılması ile başlayıp, çevresini, toplumu ve genel olarak dünyayı daha iyi anlamasını, yaptığı hareketlere bu gözle bakmasını ve davranışlarını buna göre düzenlemesini sağlayan bir sistemdir. NLP, birçok kişinin katkısı ile oluşturulmuş, bilimsel temeli olan bir sistemdir. Kısaca söylemek gerekirse NLP, insan davranışlarının modellenmesi üzerine kurulmuştur. Amacı, etkili iletişim kurmak ve sürekli geliştirmektir. Anahtar kelimeler iletişim ve gelişimdir. NLP'yi etkili iletişim kurmak için size gerekli araçlan sağlayan bir alet çantası olarak düşünebilirsiniz. Bu aletleri doğru kullanırsanız işinizde, özel yaşantınızda, insanlarla ilişkilerinizde çok olumlu gelişmeler kaydedeceksiniz.

Değiştirmek istediğiniz davranışlarınızı rahatlıkla değiştirebilecek, yeni becerileri kolaylıkla kazanabilecek ve zaten iyi yaptığınız şeyleri daha da iyi yapmayı öğreneceksiniz. Sigarayı bırakmak, uçak korkusu gibi fobilerle başa çıkmak, zayıflamak ve bunun gibi daha birçok konuda bulunduğunuz durumu olumlu yönde değiştirmek ve insanları ikna etmek, onların saygısını ve sevgisini kazanmak gibi başka alanlarda yaşantınızı daha da zenginleştireceksiniz. Mesleğiniz her ne olursa olsun, bu metotları etkili bir şekilde kullanırsanız çok daha başarılı olacaksınız. NLP'nin ne olduğu, adında ortaya çıkmaktadır.
- Nöro : Nörolojik sistem, vücudumuzun fiziksel fonksiyonlarını nasıl yerine getirdiği ve beş duyu organımızdan gelen bilgileri işleme tarzı ile ilgilidir.Neuro, insanın beynini ve bütün bedenini saran mükemmel bir ağdır ve hayal tecrübelerimizin sinir sistemimiz sayesinde beş duyumuzla algılanmasıdır. 'Sinir' olarak Türkçe'ye çevrilen "Neuro" kelimesi ile anlatılmak istenen, vücudun sadece %2'sini (genellikle 1369 gram civarında) oluşturan beynin ta kendisidir. Bir çoğumuz beynimizi etkin ve bilinçli bir biçimde kullanamıyoruz. Beyin, kapama düğmesi olmayan bir makineye benzer. İnsanların çoğu beyinlerinin esiridir. Sanki otobüsün sürücü koltuğuna zincirle bağlanmışlardır ve direksiyon başkasındadır. Beynimize yön vermezsek, ya kontrolden çıkmış bir halde bir yere çarpıp duracak, ya da bizim adımıza kontrolü başkaları ele geçirecektir.
- Lengüistik : Linguistic yani dil (aslında iletişim), bu mükemmel yapının kendi içinde ve çevresiyle olan iletişimini, sinirsel temsillerin kodlandığı, sıralandığı ve anlama kavuştuğu dil ve sözsüz iletişim sistemleridir
- Programlama : Programming, bir plan dahilinde işlevleri sıralama ve girdileri belirli süreçlerden geçirerek çıktılar üretmek, belirlenmiş hedeflere ulaşmak için iletişimimizi ve sinir sistemimizi organize etmektir.
Her davranışın bir yapısı olduğU görüşüyle yola çıkar.Bu yapı, öğrenilebilir, değiştirilebilir ve modellenebilir. Hangi davranışların faydalı ve etkili olduğunu anlamak, algılama yeteneklerimize bağlıdır. NLP, 1970'li yılların başında (dilbilimci) John Grinder ve (matematikci ve Gestalt terapist) Richard Bandler tarafından Amerika’da oluşturuldu. NLP, 'Konusunda yetkin biri ile mükemmel biri arasındaki fark nedir?' sorusuna yanıt arama çalışmalarının ürünüdür. 
Bu soruya yanıt aranırken dallarında üstün performans sergileyen bazı kişiler seçilerek (Fritz Perls - Gestalt terapinin kurucusu, Virginia Satir - aile terapisti ve Milton Erickson - psikiyatrist, 'American Society of Clinical Hypnosis'in kurucusu) bu kişilerin sözel ve davranışsal yaklaşımları incelendi. Amaç, mükemmelliğe nasıl erişildiğinin belirlenerek bunun herkes tarafından öğrenilebilir-uygulanabilir hale getirilmesi idi (modelleme).

Grinder ve Bandler kullandiklarıi modelleme teknikleri ve kişisel katkılarını, beyin-dil-vücut arasındaki ilişkiyi sembolize etmek icin 'Nöro-Lengüistik Programlama' olarak isimlendirdiler. Günümüze kadar NLP kapsamında, psikoterapi, eğitim, sağlık, iş hayatı, yaratıcılık, yöneticilik, satış, liderlik... gibi çok geniş bir yelpazeye yönelik çeşitli iletişim - değişim becerileri ve etkin yöntemler geliştirildi. NLP, çıkış noktasının da etkisiyle, bir çok kaynakta 'mükemmelliğin bilimi...değişimin sanatı', 'mükemmellik yapısı üzerine çalışma', 'performans teknolojisi', 'istediğiniz sonuçları elde etme yöntemi'...gibi tanımlarla anılmaktadır. Davranış düzeyine ağırlık vererek kestirme sonuçları öne çıkarmak NLP'yi eksik tanımak olacaktır. Davranışların ve görünen sonuçların arkasında, aslında çok katmanlı bir yapı vardır. Daha üst düzeyde NLP, kişisel inanç, misyon ve vizyona odaklaşmaya, sadece birey olarak değil, daha büyük sistemlerin (aile, toplum, evren) bir elemanı olarak insanı anlamaya yönelik bir çerçeve sunar. 

NLP'nin tüm model ve teknikleri özünde iki temel varsayıma dayanmaktadır : 


1. Harita yaklaşımı : Çevremizden, sürekli olarak, işleyebileceğimizden çok daha fazla miktarda uyarı alırız ve bu bilgileri kişisel filtrelerimizden geçirerek algılarız. 'Kişisel filtre', insanın yapısına, düşünce tarzına, inançlarına, o anda içinde olduğu fiziksel-ruhsal duruma... bağlı olarak değişir. Yani bir başka deyişle, biz çevreden gelen uyarıları, hep kendi yorumumuzu katarak algılarız. Dolayısı ile mutlak gerçeği değil, algıladığımız gerçeği bilir, ona göre davranırız. Herkesin kendine göre oluşturduğu bu 'gerçek'lere 'harita' (veya nöro-lengüistik harita) diyoruz. Davranışlarımızı kısıtlayan ya da çeşitlendiren de bu haritalarımızdır, mutlak gerçekler değil. 

2. Sistem yaklaşımı : Gerek insanın kendi içindeki süreçler, gerekse diğer insanlarla ve çevresiyle etkileşimi sistemseldir. Kişiler, toplumlar ve evren, birbiriyle sürekli etkileşim halinde bulunan karmaşık bir sistemler ve alt-sistemler bütünü oluşturur. Bu sistemin herhangi bir parçasını sistemden ayırmak (izole etmek) olanaksızdır.
NLP varsayımlarına göre insanların tam ve doğru olarak gerçeği bilmesi mümkün değildir. Bu durumda amaç, 'doğru harita'yı oluşturmak değil, sistem yaklaşımına uygun en 'zengin harita'yı oluşturmaktır. Bir sorun karşısında ne kadar çok davranış alternatifi varsa başarı şansı da bu çeşitlilik oranında artar. 
Mükemmel kişiler, çok çeşitli bakış açıları ve çok sayıda davranış seçenekleri içeren haritalara sahip olan kişilerdir. 
NLP, bakış açılarını ve davranış seçeneklerini artırma, zenginleştirme yöntemleri sunar. Çok seçenek sahibi olmak kişiyi mükemmelliğe yaklaştırırken, çok çeşitli bakış açılarına sahip olmak da olgunlaştırır.
Empati: Olayları, insanları, davranışları, dünyayı algılama şeklinizi değiştirdiğinizde, farklı gözle bakmayı öğrendiğinizde empati aşamasına gelirsiniz. Bu aşamaya geldiğinizde iletişiminiz mükemmelleşir. İletişimin önemini günlük yaşantınızdaki olayları derinlemesine düşündüğünüzde daha iyi anlarsınız. 
"Bir gün hastaneye ağır hasta bir kız çocuğu getirirler. Çocuğun tek yaşama şansı 5 yaşındaki kardeşinden acil kan nakli yapılmasıdır. Küçük kardeş, aynı hastalıktan mucizevi bir şekilde kurtulmuş ve kanında o hastalığı yok eden bağışıklık oluşmuştur.
Doktor, durumu 5 yaşındaki çocuğa anlatır ve ablasına kan verip veremeyeceğini sorar. Küçük Çocuk bir an duraksar. Sonra derin hir nefes alır ve; 'Eğer kurtulacaksa kanımı veririm' der. Küçük kardeş kan nakli yapılırken ablasına bakar ve gülümsemeye çalışır, Kızın yanaklarına yeniden renk gelmeye başlar. Ama küçük çocuğun rengi de giderek solmaya başlar. Gülümsemesi de gittikçe yok olur. Titreyen bir sesle doktora sorar: 
'Hemen mi öleceğim?' 
Küçük çocuk doktoru yanlış, anlamış, ablasına vücudundaki tüm kanı verip öleceğini sanmıştır. Aslında küçük çocuk yanlış, anlamamıştır, doktor konuyu iyi anlatamamıştır. Burada önemli olan, doktorun .söylemek. islediği değil, çocuğun ne anladığıdır." 

NLP ve BAŞARIGünümüzde başarı deyince iş hayatı, okul hayatı veya özel hayat ayrımı yapılmıyor. Bugün gelişme ve haşan, her alandaki insanı ilgilendiriyor. Çocuklarımızı başarı için geliştirmeye ve motive etmeye çalışıyoruz. Şirketler ve kuruluşlar, çalışanları geliştikçe daha ileriye gidiyor. Bunun için de çalışanların kişisel gelişimine yatırım yapmak için bütçe ayırıyorlar. 

Kişisel gelişim; insanların kapasitelerini, performanslarını ve sonuç olarak verimini artırmaya katkısı olacak bilgi, beceri ve yeteneklerin geliştirilmesidir. Kişisel gelişim tamamını derinlemesine incelediğimizde; öncelikle kişinin kendini daha iyi tanıması, daha iyi ilişkiler ve daha iyi iletişim kurmak için çevresindeki insanları tanıması, sürekli olarak olumlu davranışlar sergilemesi, başkaları üzerinde etkili olması, sorun odaklı olmak yerine problem çözümüne odaklanması ve hepsinden önemlisi beynini etkili biçimde ve en yüksek düzeyde kullanabilmesi gibi davranışlarınıgeliştirilmesi bulunduğunu görürüz. Son yıllarda kişisel gelişim kavramı, günlük hayatımızda kullandığımız ve her yerde önümüze çıkan bir kavram oldu. Önceleri şirketlerin çalışanlarını geliştirmek için verdikleri eğitimler, bir moda gibi toplumun bütün kesimlerine yayılmaya başladı.

Yayınevlerinin gayretleriyle toplum, önce yabancı yazarların tercüme edilmiş kişisel gelişim kitapları ile tanıştı. Çok geçmeden bizim içimizden insanlar bu konudaki çalışmaları ile seslerini duyurdular. Bu kervana her gün yeni arkadaşlarımız katılıyor.
Peki, bu bir moda olabilir mi? Pek sanmıyorum. Bir moda olsaydı, çok kısa zamanda bu konular unutulurdu. Bir eğilim, 10 yıllarla ifade edilen dönem devam ediyorsa, hem de artan bir ilgiyle, buna moda diyemeyiz. Bu, olsa olsa bir ihtiyaçtır. Bu ihtiyaç başarı ve gelişim mecburiyetinden doğuyor. Ey başarı, ben sana mecburum! Günümüz insanı, gelişmeye ve başarmaya, geçmişe oranla çok daha mecbur. Koşullar artık çok hızlı değişiyor. Koşullara ayak uyduramayanlara karşı acıması olmayan günlerde yaşıyoruz. Yarın bugünden daha zor olacak. Başarma yolunda mazeretlerin ardına saklanmak bizi kurtarmayacak. Toplum olarak hep mazeretlere sığınma devri bitti. Mazeretlere sığınmanın, ağlanmanın bir
faydası olmadığını da acı tecrübelerle birçok kez yaşadık.
NLP bir yöntemdir: 
Her davranışın bir yapısı olduğu görüşüyle yola çıkar. Bu yapı, öğrenilebilir, değiştirilebilir ve modellenebilir. Hangi davranışların faydalı ve etkili olduğunu anlamak, algılama yeteneklerimize bağlıdır. 
NLP bir davranış biçimidir: 
Merak ve macera duyguları tarafından biçimlendirilmiştir. Hayata, az rastlanan bir öğrenme fırsatı olarak bakar. İnsanları etkileyen iletişim
biçimleri ve nelerin öğrenmeye değer olduğu konularında ustalaşmayı amaçlar. 
NLP bir teknolojidir: 
NLP, öğrenen kişinin algılarını ve bilgilerini, bir zamanlar imkansız gibi görünen sonuçlara ulaşmak için organize edebilmesini sağlar. 
NLP'nin sistematiğini şöyle açıklayabiliriz. Sistem, temelinde iki ana başlıktan oluşur; 

1. Sistemi anlama 
2. Sistemi uygulama / uyarlama
l- Sistemi anlama:

Bu adını, NLP'nin bakış açısını öğrenme aşamasıdır. Burada NPL'nin varsayımlarını çok iyi özümsemek gerekiyor. 'Sinir' olarak Türkçe'ye çevrilen "Neuro" kelimesi ile anlatılmak istenen, vücudun sadece %2'sini (genellikle 1369 gram civarında) oluşturan beynin ta kendisidir. Bir çoğumuz beynimizi etkin ve bilinçli bir biçimde kullanamıyoruz. Beyin, kapama düğmesi olmayan bir makineye benzer. İnsanların çoğu beyinlerinin esiridir. Sanki otobüsün sürücü koltuğuna zincirle bağlanmışlardır ve direksiyon başkasındadır. Beynimize yön vermezsek, ya kontrolden çıkmış bir halde bir yere çarpıp duracak, ya da bizim adımıza kontrolü başkaları ele geçirecektir. 

Kendini anlama ve çevreyi algılama:
Çevremizde olan biteni beş duyumuzla algılayıp yorumluyoruz. Gördüklerinize, duyduklarımıza ve hissettiklerini ize inanıyoruz. Çevremizde olan biteni algılayıp yorumlamamız ve bu yorumun bize özgü olması, kişisel zillin haritamızın çerçevesini oluşturur. Bu kişisel harita bizim gerçekliğimizdir, yani bilim anlayışımızdır ya da bilincimizdir. Ancak herkesin zihin haritası farklıdır, bunun için kişilerin zihin haritaları gerçek dünyayı göstermez.

Bunu kabul ettiğiniz anda, farklı açılardan bakmayı öğrenirsiniz. Sizin yaşamakta olduğunuz deneyimlerin, dünyayı algılamaya yetmediğini fark edersiniz. Dünyayı ve çevremizi algılamaya devam ettiğimiz sürece, haritalama ve çerçeveleme süreçleri devam eder.
Haritamız ve beynin elektrokimyasal bir çalışma sistemi vardır ve kişisel haritamız, beynimizin sinirsel ağının çalınması ile oluşur. İnsanların kişisel haritaları hayatları boyunca yaşadıkları deneyimler sonucu oluşur. Bu süreçte, bilinçli veya bilinçsiz bir şekilde zihinsel filtrelerimize pek çok şeyi ekleyebilir veya çıkartabiliriz. Yani zihnimizi gerçekten değiştirebiliriz. NLP bize bu değişiklikleri bilinçli olarak yapma ve istediğimiz sonuçlara ulaşma şansını verir. 

Peki sizin gerçeğiniz, yani haritanız nedir? Bizler bu dünyayı, olayları, nesneleri kendi algılama filtrelerimizi kullanarak görüyoruz. Hiçbir şeyi olduğu gibi görmüyoruz. Bizim gerçekliğimiz (haritamız) bizim sübjektif ve sınırlı algılarımızdır, gerçek dünyayı göstermez. Bu görüş bazı kişilere şaşırtıcı gelebilir. Başka insanların deneyimlerini keşfettiğinizde ve farklı yorumlama yeteneğinizi geliştirdiğinizde, öğrenme becerilerimiz geliştirebilirsiniz. Bizim atasözlerimiz de çok doğru saptamalar yanında, yanlış saptamalar da vardır. Bunlardan birisi şu sözdür: 'Bir insan yedisinde ne ise yetmişinde de odur.' Alışkanlıkların değişmeyeceğini anlatmak için söylenmiş olan bu söz, algılarımızın değişmeyeceğini iddia ettiği için yanlış bir yönlendirme yapmakladır. Aslında gerçek şudur: Değişmeyi istiyorsanız değişirsiniz. 

Yeniden çerçeveleme: 
Bu tanım, dünyayı algılama alışkanlıklarımızı değiştirmeyi ifade eder. Kendi gözlüğümüzü çıkartıp, başkalarının gözlüğü ile bakabilmektir. Aynı yere bakıp, farklı şeyler görebilmektir. Empatinin temelidir. Şu küçük hikaye yeniden çerçevelenmeye güzel bir örnektir:
"Ayakkabı üreticisi bir firma, pazar araştırmaları için bir elemanını geri kalmış bir bölgeye göndermiş. Bu bölge de çağın nimetleri adına hiçbir şey yokmuş. İnsanlar yarı çıplak ve yalınayak dolaşıyorlarmış. Bölgeyi inceleyen eleman şirket merkezine şu raporu vermiş: 
'Burada ayakkabı kullanan yok. Bu bölgede ayakkabı satamayız' 
Şirket, bir süre sonra başka bir elemanını aynı bölgeye göndermiş. Yeni giden eleman, bölgeyi incelemiş ve şu raporu göndermiş:
'Bu bölgede müthiş bir potansiyel var. Hiç kimse ayakkabı kullanmıyor. Buraya derhal 40.000 çift ayakkabı gönderin.
" Yeniden çerçeveleme, olayları yaptığımız faaliyetlerin bir sonucu olarak görmektir. NLP'nin "Sizin başarısızlık diye yorumladığınız şey, sadece bir sonuçtan ibarettir" şeklinde anlatılan varsayımı, yeniden çerçevelemenin özetidir. Edison'un yüzlerce denemeden sonra elektriği bulamaması konusunda ne düşündüğünü soranlara; "Başarısızlığa uğramadım. Sadece ampulün bulunmayacağı bir yol daha keşfettim" demiş. Demek ki, başarısızlığa uğradığımızı düşündüğümüzde, moralimizi bozmadan, içinde bulunduğumuz, (durumu, yaptığımız çalışmaların sonucu olarak göreceğiz. Nerede yanlış yaptığımızı araştıracağız. Olaylara farklı gözlükle bakmayı deneyeceğiz. Bu konuda Einstein'in ünlü sözünü hatırlayın: 
"Problemleri, onu ortaya çıkaran seviyede çözemezsiniz. Bir üst aşamaya geçmelisiniz." 

2- Uygulama / Uyarlama:
Bu aşama, yapmak istediğimiz şeyleri nasıl yapacağımızı, nelere ihtiyacımız, olduğunu anlatır. Kendimizle ilgili olarak bilmemiz gereken dört konu var. Bunları, yolculuğa çıkmadan önce yapacağımız hazırlıklara benzetebiliriz.
1. Yapacağımız şeye yeterince inanıyor muyuz?
2. Yeterince bilgili miyiz?
3. Bu işi yapabilecek becerilere sahip miyiz? 
4. Kişilik özelliklerimiz nelerdir ve özelliklerinizin geliştirilmeye ihtiyacı var mı? 
Bu konularda hazırlıklarınızı kontrol ettikten sonra yolculuk başlayabilir. Buradan sonra stratejilerinizi uygulamak, öğrendiklerinizi amaçlarınıza uyarlamak zamanı gelmiştir. 
1. Hedeflerini açık olarak belirle: 
Nereye gideceğinizi bilirseniz , rotanızı daha kolay belirleyebilirsiniz. Bunun için yolculuğa çıkmadan önce nereye gitmek istediğinizi belirlemek çok önemlidir. 

2. Harekete geç: 
Başlamak bitirmenin yansıdır derler. Bu ilke hayalperestlerle başaranların arasındaki farkı gösterir. Başarılı insanlar bir yerden başlayanlardır.

3. Attığın adımları kontrol et:
Bir yolda yürürken, attığınız adımların sonuçları veya gelişmelerini çok iyi izlemek ve analiz etmek
zorundasınız. Burada sezgileriniz, gözlemciliğiniz, aldığınız geri bildirimler çok önemlidir. 

4. Davranışlarında esneklik geliştir:
Attığınız, adımların sonuçlarını erken görmek, başarısızlık olarak algıladığınız durumdan kurtulmak için taktik değiştirmenizi sağlayacaktır.

Mega Hızlı Okuma...


Mega Hızlı Okuma...

Son yıllarda yapılan araştırmalar, insanların çok hızlı okuyabileceklerini bilimsel olarak kanıtlamıştır. Sınav rekabeti, yoğun iş temposu ve zamanın verimli kullanılması zorunlulukları hayatımızda hızlı okumayı birinci öncelikler sırasına getirmiştir.
Çok hızlı okuyarak, zamandan tasarruf etmek kesinlikle mümkündür. Ancak, bununla birlikte, çok daha kısa zamanda çok daha hızlı okunulan metinlerin hafızada tutulabilmesi de gerekmektedir. Eğer, okuduklarınızı hafızanıza yerleştiremiyor ve gerektiğinde hatırlayamıyorsanız, çok hızlı okumanın hiçbir anlamı yoktur.Böyle bir hızlı okuma, zamanı boşa harcamaktan başka birşey değildir.
“Mega Hızlı Okuma” programı hem öğrenciler, hem de yetişkinler için dünyada sonuçları kanıtlanmış olan Türkiye’deki güvenilir, tek “Anlayarak Hızlı Okuma Programı”dır.
Program hem kağıt üzerinde, hem de bilgisayar ekranında anlayarak hızlı okumayı sağlayacak şekilde düzenlenmiştir.
  • Okunacak çok şey varken, zamanınız kısıtlıysa;
  • Okurken dalıp gidiyor, okumaktan kopuyorsanız;
  • Yavaş bir okuyucu olduğunuzu düşünüyorsanız;
  • Okumak zorunda olduğunuz yükün altında ezildiğinizi hissediyorsanız;
  • Bilgisayar ekranında çok şey okuyorsanız;
  • Öğrenciyseniz ya da tekrar öğrenci olmaya karar verdiyseniz;
  • Dünyanın hızlı okuyanlar sınıfında olmayı hayal edenler arasındaysanız;

Bunlardan bir tanesi sizin için de geçerliyse, MEGA HIZLI OKUMA eğitimine katılarak,
  • Daha kısa zamanda, daha çok bilgi öğrenebilirsiniz;
  • Daha iyi konsantre olabilirsiniz;
  • Okuma yükünüzü kolayca yönetebilirsiniz;
  • Okurken yüksek hızda anlayan bir beyne sahip olabilirsiniz;
  • Öğrendiğiniz bilgileri daha uzun süre hatırlayabilirsiniz;
  • Kısacası; ANLAYARAK M E G A H I Z L I okuyabilirsiniz !
“Mega Hızlı Okuma®” eğitimi A.B.D., İngiltere ve Japonya’da yıllardır test edilen ve sonuçlarından emin olunan bir programa dayanmaktadır. Bu eğitim programında Dünya Hafıza Şampiyonu Melik Duyar ve İngiltere Beyin Vakfı Başkanı tarafından hazırlanan “Mega Hızlı Okuma” seti (bu set aynı zamanda ders materyali olarak da kullanılmaktadır), ayrıca “Konsantrasyonun Gücü” kitabı ve “Bio-Ritmik Largo ve Konsantrasyon” seti de ÜCRETSİZ olarak veriliyor.

İşte size ücretsiz olarak verilecek olan üç önemli eser…

.

1. “MEGA HIZLI OKUMA SETİ”
(6 Audio CD + 1 Klasör Kitap – 115,00TL DEĞERİNDE)

Hızlı Okumanın Hayatınızdaki Başarılar Üzerindeki Etkisini Keşfedin!
  • Bu program mevcut okuma hızınızı 2 ila 4 katına çıkartmanızı sağlayacaktır.
  • Bu program aynı zamanda öğrenme ve anlama hızınızı da artıracaktır.
.

2. “BİO-RİTMİK LARGO & KONSANTRASYON SETİ”
(6 Audio CD + 1 Klavuz Kitap – 67,50TL DEĞERİNDE)

Özel Frekanslar ve Bio Ritimdeki Özel Müzik Teknolojilerinin Konsantrasyon ve Hızlı Öğrenme Üzerindeki Etkisini Keşfedin!
  • Bu set “Largo Barok Müzik” etkisi ile “Binaural Frekanslar” tekniğini birleştirerek, “Bio-Ritmik Largo” konsantrasyon etkisi oluşturmaktadır.
  • Bu set sağ ve sol kulaktan farklı frekanslar göndererek, beynin, alfa dalgası ortamına girmesini ve konsantre olmasını sağlamaktadır.
  • Bu set ayrıca hızlı öğrenmeyi sağlayan 60 vuruşlu “largo” tempolu ve 4/4 veya 3/4 ölçülü olan barok müzik eserlerinin hızlı öğrenme ve okumaya etkisini de işin içine katmaktadır.
  • Bio-Ritmik Largo ve Konsantrasyon seti “Konsantrasyon”, “Hızlı Okuma”, “Hızlı Öğrenme”, “Hafıza Gücü” ve “Etkin Ders Çalışma” gibi her türlü zihinsel konsantrasyon gerektiren faaliyetlerde kullanılmaktadır.
.

3. “KONSANTRASYONUN GÜCÜ”
(Kitap – 15,00TL DEĞERİNDE)

Düşüncelerinizi Kontrol Edebilmeyi ve Konsantrasyon Tekniklerini Bu Kitapla Keşfedin!
Konsantrasyonu temel olarak etkileyen dört önemli faktör vardır. Bu faktörler;
  1. Düşüncelerimizi kontrol edebilmek ve yönetmek,
  2. Hafıza ve zeka gücümüzü etkin olarak kullanmayı öğrenmek,
  3. Ses ve gürültü gibi konsantrasyonu bozan çevresel faktörlerin nasıl çözülmesi gerektiğini bilmek,
  4. Konsantrasyonu artıracak besinlerle beslenmek.
Güçlü uygulama ve egzersizlerle donanımlı olan bu kitap, “Düşüncelerinizi kontrol edebilme ve yönetme” konusunda size çok önemli bilgi ve stratejiler sunan olağanüstü bir kitaptır. Kısa bir ifadeyle konsantrasyon için tam bir “Başucu kitabı”dır.
.

Katılımla İlgili Genel Sorular

Mega Hızlı Okuma® (MHO) eğitimi ne kadar zaman alıyor?
Mega Hızlı Okuma eğitimi altı adet üç saatlik seanstan oluşmaktadır. Bu üç saatlik seanslar arasında en az bir veya iki gün ara verilerek eğitimin geniş zamana yayılması sağlanmaktadır. Böylece katılımcı her seansta öğrendiğini uygulayarak pekiştirmekte ve bir sonraki adıma hazır olarak gelmektedir. Tercih edilen her seans arasında en az iki gün uygulama için ara verilmesidir. Haftada iki seans olarak düzenlenen eğitimler toplam üç hafta sürerken, haftada üç seans düzenlenen eğitimler toplam iki hafta sürmektedir. Verimli sonuç alınması açısından, eğitimin iki haftadan daha kısa olması mümkün değildir.
Neden 1-2 günlük kısa süreli blok Mega Hızlı Okuma® eğitimleri yapmıyorsunuz?
Bazı hızlı okuma kursları bir bilgisayar karşısında 1 veya 2 günlük yoğun göz egzersizleri eğitimiyle hızlı okuma eğitimi verdiklerini iddia etmektedirler. Bu yolla anlayarak ve anladıklarınızı hafızanızda tutarak hızlı okumanız mümkün değildir. Etkili bir hızlı okuma programı, kullanılan tekniklerin doğru olması ve eğitimin doğru kişi tarafından verilmesi kaydıyla en az 2 hafta, en çok ise 5 hafta civarında olmalıdır. Mega Hafıza da bu verilere dayanarak Mega Hızlı Okuma süresini 18 saatte, farklı günlerde yapılan 6 oturumda tamamlamaktadır.
Gruplarınız maksimum kaç kişiden oluşuyor?
Gruplar maksimum 10 kişi olmaktadır. Bu sınırlama oturumlarda daha fazla uygulama ve daha fazla egzersiz yapabilmek için koyulmuştur. Ayrıca bu değer hem eğitim ortamının, hem de optimum verimin alınması göz önüne alınarak tecrübeyle tespit edilmiş olan bir sayıdır.
Eğitimlere kimler katılabilir? Hangi yaş kategorilerinde gruplar açıyorsunuz?
Eğitimlere anlayarak hızlı okumak isteyen herkes katılabilir. Ancak, temel olarak eğitimler “Yetişkinler, Çalışanlar ve ÖSS’ye Hazırlananlar Eğitimi” ve “İlköğretim Grubu Eğitimi” olarak iki kategoride verilmektedir.
“Yetişkin” grubuna çalışanların yanında TUS, KPSS ve ÖSS sınavlarına hazırlanan üniversite öğrencileri, mezunlar ve lise öğrencisi gençler de kabul edilmektedir.
“İlköğretim” gruplarına ilköğretim 6, 7 ve 8. sınıf öğrencileri ve SBS’ye hazırlanan öğrenciler kabul edilmektedir 5. sınıf ve aşağısı gruplara eğitim verilmemektedir.
Neden 5. sınıf ve daha küçük sınıflara devam eden öğrencileri eğitime almıyorsunuz?
Hızlı okumayı öğrenmenin en uygun alt yaş sınırı ilköğretim 5. sınıfı bitirmekle başlarken, üst yaş sınırı ise yoktur. İhtiyacınız olan tek şey, hızlı okumayla ilgili teknikleri öğrenmeniz ve biraz egzersiz yaparak kullanmanızdır.
Eğitim tarihlerini nasıl öğrenebilirim?
Eğitim tarihlerini 05058101247 nolu telefondan öğrenebilirsiniz.
Eğitimde verdiğiniz dokümanlar ve ders materyalleri nelerdir?
1. DOKÜMAN: Mega Hızlı Okuma eğitiminde her katılımcıya Mega Hızlı Okuma® seti verilmektedir. Bu set, Melik Duyar ve Tony Buzan ikilisinin birlikte hazırladığı 6 CD ve 1 Klasör kitaptan oluşmaktadır. Bu set ders aracı olarak kullanılmaktadır. Sette verilen gelişim grafikleri, her katılımcının kendi trendini bu grafiklerden izleyebilmesine imkan tanımaktadır. Bu set, size hızlı okuma hakkında dünyanın en gelişmiş ülkelerinde sunulan hızlı okuma tekniklerini öğretmekte ve eğitimde de birebir uygulamalar yaptırılmaktadır.
2. DOKÜMAN: Mega Hızlı Okuma eğitiminde verilen ikinci set ise BİO-RİTMİK LARGO (Konsantrasyon) setidir. Bu set konsantrasyonu artırma teknolojisini hızlı okuma faaliyetinde kullanmayı sağlamaktadır. Mega Hızlı Okuma programında neden BİO-RİTMİK LARGO setininin verildiğini öğrenmek ve bu setle ilgili daha fazla bilgi almak için aşağıdaki linke tıklayınız:
www.konsantrasyon.com
3. DOKÜMAN: Mega Hızlı Okuma eğitiminde ayrıca KONSANTRASYONUN GÜCÜ kitabı da hediye edilmektedir. Çünkü hızlı okuma ve anlama konsantrasyonun da artırılmasını gerektirmektedir. “Konsantrasyonun Gücü” adlı kitap hakkında daha fazla bilgi edinmek için lütfen aşağıda verilen web adresine tıklayınız:
www.KonsantrasyonunGucu.com
Eğitim sonrası bir belge veriyor musunuz?
Kurslara katılan her katılımcıya “KATILIM BELGESİ” verilmektedir.

Eğitimle İlgili Genel Sorular

Eğitim sonrasında okuma ve anlama hızım ne kadar artacak?
Mega Hızlı Okuma eğitimine katılmanız durumunda, okuma hızınız başlangıçtaki hızınıza göre ortalama % 200 – 400 oranında artmaktadır. Kişisel gayretleriniz ve eğitim sürecinde göstereceğiniz performansa göre daha fazlasını elde etmeniz de mümkündür. Anlama oranınız ise, eğitim sonunda ortalama % 70-100 aralığına yükselmektedir.
Okuma hızım artarken anlama oranım da artacak mı?
Okuma hızını artırdığı halde anlama oranını düşüren bir hızlı okuma programına “hızlı okuma” programı denemez. Anlama oranı düşük olan bir hızlı okumanın hiçbir anlamı yoktur. Mega Hızlı Okuma programında hem okuma hızınız, hem de anlama oranınız birlikte artmaktadır. Okuma hızının anlamayı düşürdüğü düşüncesi hızlı okuma konusunda doğru bilinen önemli yanlışlardan birisidir. “Bir konuyu iyi anlamak için yavaş okumak gerekir” düşüncesi hızlı okumayı engelleyen en büyük yanlışlardan biridir. Aslında yavaş okumak beyne başka şeyler düşünme fırsat verdiği için konsantrasyonu bozarak, anlamayı negatif olarak etkilemektedir.
Sonuç alabilmek için yüksek bir zekâ seviyesi gerekiyor mu?
Bu düşünce hızlı okumaya karşı direnç sağlayan önemli bir yanlış bilgidir. Hızlı okuyabilmek için asla yüksek bir zeka seviyesine sahip olmak gerekmiyor. Normal zekaya sahip olan herkes basit ve etkili bazı teknikleri öğrenerek, anlayarak çok hızlı okuyabilir.
Eğitim programı konsantrasyon tekniklerini de kapsıyor mu?
Evet. Hızlı okumak ve hızlı anlamak için konsantrasyon becerilerinizi geliştirmek ve konsantrasyonu artırmak için de hafıza ve zeka gücünün de etkin olarak kullanmanız gerekmektedir. Mega Hızlı Okuma eğitiminde konsantrasyon konusu önemsendiği için “Mega Hızlı Okuma” setine ilave destek dokümanlar olarak “Bio-Ritmik Largo (Konsantrasyon)” seti ( www.konsantrasyon.com ) ile “Konsantrasyonun Gücü” ( www.KonsantrasyonunGucu.com ) adlı Mega Hafıza ürünleri de ücretsiz olarak verilmektedir.
Hızlı okumada hafıza gücü önemli mi?
Kesinlikle çok önemli. Çok hızlı okumanın tek başına bir anlamı yoktur. Hızlı okuma; anlama, anladığımızı hafızamızda tutma ve yeri geldiğinde hatırlama becerisine sahip olduğumuzda bir anlam ifade eder. Mega Hızlı Okuma sadece okuma hızınız artırmakla kalmamakta, anlama, hafızaya yerleştirme ve hatırlama oranınızı da aynı oranda artırmaktadır.
Gözlük kullanmak hızlı okumayı engeller mi?
Yaşınızın kaç olduğu veya okurken gözlük kullanıyor olmanız anlayarak hızlı okumanızı engelleyebilecek nedenler değildir. Ancak gözlük takma ihtiyacı olan bir kişinin uygulamaları gözlük takarak yapması gerekir. Çünkü net görememek hem okuma hızınızı, hem de konsantrasyonunuzu negatif etkiler.
Çok sayıda kitap okuyarak hızlı okumayı başarabilir miyim?
Teknikleri öğrenmeden çok sayıda kitap okumak sizi sadece çok fazla zaman kullandırarak bilgi sahibi yapar; ancak size hızlı okuma becerisi kazandıramaz. Anlayarak hızlı okuma tekniklerini öğrenmek için daha önceden çok sayıda kitap okumuş olma şartı yoktur.
Eğitimde bilgisayar kullanılıyor mu?
Hızlı okuma eğitimi verdiğini iddia eden bazı kurumlar bu eğitimi bilgisayarla verdiğini iddia ederek, bu eğitimde esas eğitimin göz açısı olduğunu vurgulamaktadır. Bunun sonucu olarak katılımcıları bir bilgisayarın karşısına geçirerek saatlerce göz egzersizleri yaptırmakta ve zamanın hemen, hemen tamamını bu şekilde geçirmektedirler. Eğitim de böylece bitmektedir.
Bilgisayar karşısında katılımcı göz egzersizi yaparken eğitimcinin o ortamda olmasına gerek yoktur. Bu tip egzersizler eğitimci olmadan da yapılabilir. İşte bu sebepten dolayı, Mega Hızlı Okuma programındaki bilgisayarla yapılacak göz egzersizleri için gerekli teknik bilgiler verilmekte, ancak bu egzersizler eğitim seanslarının dışındaki boş egzersiz günlerine bırakılmaktadır. Mega Hafıza da göz egzersizleri için bilgisayarların kullanılmasını sağlamakta ve egzersiz için gerekli olan bilgisayar programını ÜCRETSİZ olarak katılımcılara vermektedir. Ancak bilgisayar karşısında yapılan egzersiz saatleri eğitim dışına bırakıldığı için bu egzersiz saatleri Mega Hafıza’nın eğitim için kullandığı 18 saatlik eğitimi doldurmuş gibi gösterilmemektedir. Kaldı ki, bilgisayarla ilgili egzersizler kişinin görme açısına göre farklı süreler gerektirmektedir. Katılımcılara bu tip egzersizler için daha esnek bir zaman verilmelidir.
Mega Hafıza’nın göz egzersizlerini eğitim seanslarının dışındaki boş egzersiz günlerine bırakılmakmasının başka bir önemli nedeni vardır. Çünkü okuma göz yoğun değil, beyin yoğun bir işlemdir. Okunan bilginin anlanması, hafızaya yerleştirilmesi, sonra gerektiği zaman hatırlanması ve kullanılması gözle değil, beyinle ilgili zihinsel faaliyetlerdir. İşte bu sebepten dolayı, Mega Hızlı Okuma eğitimlerinde katılımcının başında eğitimci olmadan yapılabilecek olan bilgisayar egzersizleri ödev olarak verilmekte, eğitim seanslarında okunan bilginin anlanması, hafızaya yerleştirilmesi, sonra gerektiği zaman hatırlanması ve kullanılması için gerekli eğitim faaliyetlerine ağırlık verilmektedir. Bilgisayar karşısında göz açısı egzersizleriyle zamanı dolduran bir hızlı okuma eğitimi işin bu tarafını ihmal etmektedir. Halbuki hızlı okumanın yanında, hızlı okunan bilginin anlanması, hafızaya yerleştirilmesi, daha sonra gerektiği zaman hatırlanması en az hızlı okuma kadar önemlidir. İşin bu tarafını ihmal eden bir hızlı okuma programının hiçbir önemi yoktur.
Hızlı okumak için hafıza ve beyin fonksiyonları yerine, diğer hızlı okuma kurslarının yoğunlaştığı gibi yalnızca göz kaslarımı ve göz açılarımı geliştirsem olmaz mı?
Hızlı okumanın en eski temel eğitimi “TAKİSTOSKOBİK EĞİTİM”dir. Bu eğitimin eski yıllarda göz açılarını genişleterek hızlı okumayı sağlamaya çalıştığı bilinmektedir. Ancak takistoskobik eğitimin tek başına hızlı okumayı sağlayamayacağı, sağlasa da anlamayı, bilginin hafızaya yerleştirilmesini ve gerektiğinde hatırlamayı işin içine sokmadığı için tek başına başarısız olacağı da bir gerçektir. Mega Hafıza’ya göre, takistoskobik eğitim okumanın sadece % 5′lik bir kısmını etkileyebilmektedir. Okuma, % 95 anlama, hafızada tutma ve daha sonra hatırlamayı gerektiren entelektüel bir süreçtir. Bu bakımdan, hızlı okuma için yalnızca göz açıları ve göz kaslarının geliştirilmesi yetmez; hafıza ve beyin fonksiyonlarını da devreye sokmak gerekir.
Bu Eğitim sonunda Türkiye veya Dünya hızlı okuma şampiyonu olabilir miyim?
Şüphesiz Türkiye ve Dünya Hızlı Okuma şampiyonu olmak çok çalışmayı, çok egzersiz yapmayı, sabırlı olmayı ve öğrenilen tekniklerle çok kitap okumayı gerektirmektedir. Bu gereksinimleri yapmak kaydıyla çalışan bir kişi Türkiye veya Dünya Hızlı Okuma şampiyonu olabilir.
Kurumlara özel eğitimler veriyor musunuz?       
Bu eğitimler, üst ve orta düzey yöneticiler ve kurum personeline yönelik olarak şirketlerde de gerçekleştirilmektedir. Hizmet, Üretim, Kamu, Finans ya da eğitim sektöründe faaliyet gösteren kurum ya da şirketlerin yöneticileri ile eğitim kurumlarının öğretmen ya da öğrencileri için, kurum bünyesinde eğitimler de gerçekleştirilmektedir.

Yetişkinlerin Soruları

Bu programla okuma alışkanlıklarımı değiştirebilir miyim?
Eğitim sırasında uygulanan program ve egzersizler hızlı okuma alışkanlıklarınızı ‘otomatik olarak’ bilinçaltına aktarmanızı sağlayarak eski okuma alışkanlıklarınızı değiştirmenizi sağlayacaktır.
Kitap tiryakisiyim; bu eğitimle daha çok okuyabilir miyim?
Okuma ve anlama hızınızı geliştirmek, gün boyunca okuduğunuz dosya, yazışma, rapor, e-mail, gazete, kitap, dergi gibi materyalleri çok kısa sürede bitirmenizi sağlayacaktır. Böylece gün içinde okumaya harcadığınız 2-3 saatlik zamanı 40-50 dakikaya indirerek, okumaya vakit bulamadığınız diğer sayısız kitabı okumaya zaman bulabileceksiniz.
Bu eğitim iş ve kariyer yaşamımda bana neler kazandıracak?
Yaşam boyunca edinilen bilgilerin % 75′inin okuma vasıtasıyla elde edildiği gerçeği, anlayarak hızlı okumayı öğrenmenin hem kişisel gelişiminizi, hem de kariyer gelişiminizi büyük ölçüde hızlandıracağını göstermektedir.

Öğrencilerin ve Velilerin Soruları

Mega Hızlı Okuma eğitiminin hangi derslerde faydası oluyor?
Mega Hızlı Okuma eğitimi aslında yalnızca hızlı okumayı öğretmekle kalmıyor, eğitime katılan öğrenci gruplarına etkin ders çalışma, etkin ders dinleme, konsantrasyon ve not tutma gibi teknikleri de öğreterek akademik başarılarını doğrudan artırmayı hedeflemektedir. Bu anlamda Mega Hızlı Okuma eğitimi tüm dersler için faydalı olmaktadır.
Mega Hızlı Okuma eğitiminin sınavlarda faydası oluyor mu?
Çoğu öğrenci sınavda sorulan soruları yetiştiremediği için başarısız olmakta veya hak ettiği başarı seviyesine ulaşamamaktadır. Hızlı okumayı öğrenen bir öğrenci bırakın sınavı yetiştirememeyi, sınavı çok önceden bitirecek ve tereddüt ettiği soruları tekrar gözden geçirme imkanı bulacaktır. Kısacası, hızlı okuma eğitimi öğrencinin genel başarısını geliştirmenin yanında, sınav anında zamanı da daha iyi yönetmesini sağlayarak kısa sürede daha fazla soru çözmesini sağlamaktadır.
Bu eğitiminin genel okul başarısına katkısı oluyor mu?
İstatistikler öğrencilerin % 90′ının yavaş okuduğunu göstermektedir. Yavaş okuyan bir öğrenci verilen ödevleri yetiştirememekte, bunları yetiştiremediği için konuyu tam kavrayamamakta ve bir sonraki derse de tam hazır olamamaktadır. Bir sonraki derse hazır olmadan gitmenin stresi öğrencinin özgüvenini de negatif yönde etkilemektedir. Böylece sürekli olarak bir şeyler eksik kalmakta ve bu eksiklikler akademik başarıyı da ciddi şekilde etkilemektedir. Hızlı okumayı öğrenen bir öğrenci ödevlerini kesinlikle daha kısa sürede bitirecektir. Böylece hem derslerinde başarılı olacak, hem de spor, müzik gibi hoşlandığı diğer faaliyetler için kendisine ekstra zaman yaratmış olacaktır.
İlköğretim 1-5. sınıflarda okuyanlara da hızlı okuma eğitimi veriyor musunuz?
Hızlı okumayı öğrenmenin optimum alt yaş sınırı ilköğretim 5. sınıfı bitirmekle başlamaktadır. Veriler hızlı okumadan önce temel okuma becerilerinin ve göz kaslarının gelişmiş olmasının önemli olduğunu göstermektedir. Özellikle göz kaslarının gelişme olgunluğu 11. yaş sonrasında tam olarak sağlanmış olduğundan, hızlı okuma eğitimine katılmak için 5. sınıfı bitirmiş olma şartı aranmaktadır.

Reiki Nedir ?...


Reiki Nedir ?...

Rei her yerde varolan, ki: ruhsal yaşam enerjisi anlamına gelmektedir. Sözcük anlamı, Japonca’da, “Evrensel Yaşam Enerjisi” anlamına gelmektedir. 1900′lü yılların başında Mikao Usui tarafından çok eski olan şifa yönteminin araştırılmasıyla ortaya çıkmıştır. Reikinin tarihi çok daha eski olmasına rağmen bu bilginin günümüze ulaşmasındaki en önemli kişi bu konuyu derinlemesine araştıran Mikao Usui’dir.
Reiki herhangi bir din yada inanç şekli değildir her inanca sahip insan tarafından kolaylıkla uygulanabilir. Reiki tıbbı reddetmez aksine tıbbi tedaviye destek olma işlevindedir. Hastaların mutlaka tıbbi tedavi görmesi gerektiğini savunan reiki uygulayıcıları reikinin faydalarını tüm dünyanın daha iyi görmesini sağlamışlardır.

Reikinin hiç bir zararı yada yan etkisi yoktur, zamanla unutulmaz ve etkisi kaybolmaz. Bir çok hastalıkta tıbbi tedaviyi tamamlar,zihinsel ve bedensel gerginlilerden kurtulmayı sağlar, ilaçların yan etkisini azaltır,yorgunlukları giderir,bağımlıklardan kurtulmaya yardım eder kısaca pozitif enerjiyi arttırma ve kişisel gelişim anlamında önemli pozitif etkiler yapar.

Reiki bugün dünyada yaklaşık iki milyon kişi tarafından uygulanmaktadır ve bu sayı her geçen gün artmaktadır. Dünyada bir çok hastane reiki uygulamayı bütünleyici kabul etmekte ve reikiyle ilgili çalışmalara önem vermektedir. Reiki uygulayıcılarda sezgileri güçlendirir, ruhsal farkındalığın artmasını sağlar. Reiki evrensel bir enerjidir ve hiç bir kişinin tekelinde değildir. Reiki ile herkes kendinin şifacısı olabilir.

Reikinin Tarihçesi...
Reiki yaklaşık olarak M.Ö 5000 yıllarında Tibet uygarlığında şifa vermek için kullanılan bir yöntemdi. Tibet ezoterik uygulamaların en önemli merkezlerinden biri olarak tarihte yer almış ve günümüzde de kısmen bu özelliğini koruyan bir bölgedir. Daha sonra Reiki uygulaması gizli bir öğreti olarak tarihte yer almış ancak bu konuda eğitim alan özel kişilerce kullanılmış ve kapalı bir dünyada yaşamıştır.

Reikinin daha sonradan Hz. İsa tarafından kullanıldığına inanılmaktadır. Ancak 1900 yılların başlarında Japon bir rahip olan Mikao Usui uzun yıllar Tibet’te yaptığı araştırmaların sonucu da bir gün bir mağarada meditasyon yaparken yeniden Reiki bilgisine ulaşmıştır.

Mikao Usui sahip olduğu şifa yeteneğinin korunması kaybolmaması için bu yeteneği Dr.Chujiro Hayashi’e öğretti. Dr.Chujiro Hayashi ise eşine Reiki öğretmişti ancak eşinden başka bir kadına da reiki öğretmeyi düşünüyordu. Bu sırada tedavi olmak için Reiki kliniğine gelen Bayan Hawayo Takata’ya reikiyi öğretti. Reiki’yi Batıya tanıtan Bayan Takata’dır. Bayan Takata 1980′deki ölümüne kadar yirmi iki Reiki üstadı yetiştirdi. Ölümünden önce, yerini torunu Phyllis Furumoto’ya bıraktı.

Reiki günümüzde Batı kültürü tarafından benimsenmiş ve dünyada yaklaşık 2.000.000 insan tarafından kullanılan bir şifa yöntemidir. Batıda bir çok Reiki kliniği bulunmaktadır ve reiki alternatif tıpbın önemli bir kolu olmuştur. Faydasının çok açık olması ve şifa etkisinin gözle görülebilir olması reiki uygulayıcılarının sayısının her gün artmasında çok önemli etkenlerdir.
Reiki Nasıl Çalışır ?
Tüm canlıların sahip olduğu bir yaşam enerjisi vardır ve bu enerji doğumla birlikte getirilmiştir. Yaşam enerjisi düşük olan insanlar daha kolay ve daha sık hasta olurlar. Yaşam enerjisi yüksek olanlar ise daha dayanıklıdırlar. Reiki insanın yaşam enerjisini arttırıcı bir yöntemdir. Reiki uygulayıcısı ister kendine ister bir başkasına reiki uygulasın kendinden bir enerji vermez O sadece reikiye kanal olur. Dolayısıyla enerjisi azalmaz aksine artar. Reiki kişinin vücut dengesini ve uyumunu korumasını sağlar. Eğer vücudunda herhangi bir yerde bozukluk yada sorun varsa bu tüm vücudu etkileyeceğinden bütüne yönelir. Günümüzde bir çok hastalığın altında zihinsel nedenlerin bulunduğu ve hastalığa yol açan zihinsel kalıplar değiştiğinde hastalığın da iyileştiği artık bilinmektedir.

Reiki sadece fiziksel boyutta değil zihinsel ve ruhsal boyutta da pozitif enerji veren özelliklere sahiptir. Reiki tıbbi tedaviyi asla reddetmez. Dünyada yapılan araştırmalar tıbbi tedavi gören hastaların reiki kullanmaları durumunda iyileşme hızının %50 arttığı ve ilaçların yan etkilerinden çok daha az etkilendiklerini ortaya koymuştur. Reikiyi düzenli olarak kullanmanın bir çok faydası vardır. Bunlardan bazıları şunlardır.;
• Kronik hastalıklarınızın tedavisinde daha pozitif hissetmenize yardım ederek, tibbi tedavinize destek olur.
• Bünyenizin daha güçlü olmasına yardım eder.
• Stresli zamanlarınızda sizi rahatlatır ve sakinleştirir.
• Korku duygusunu yenmenize yardım eder.
• Kafanız karışık olduğunda düşüncelerinizi netleştirmenizi sağlar.
• Düşüncelerinizi doğru noktaya yönlendirmenize yardım eder.
• Vücudunuzu toksinlerden arınmasına yardım eder.
• Duygusal sorunlarınızı çözmenize yardım eder.
• Sezgisel yeteneklerinizi ve farkındalığınızı arttırır.
• Kötü alışkanlıklarınızdan ve size zarar veren tutumlarınızdan vazgeçmenize yardım eder.
• İnsanlarla ilişkilerinizde daha sakin ve daha yapıcı olmanıza yardım eder.
• Sanatsal üretkenliğinizi arttırır ve ilham almanızı kolaylaştırır.
• Kin, nefret,öfke gibi zarar verici duygulardan sıyrılmanıza yardım eder.
• Kendiniz için daha doğru ve iyi olanı bulmanıza yardım eder.
• Enerji vererek sizi dinçleştirir.
• Psikolojik rahatsızlıklarda,fobilerde ve depresyonda tibbi tedavinin yanında iyileşme sürecini destekler.
• Sevgi ve ilgi duygularınızı artırır ve duygusal ilişkilerinize olumlu katkısı olur.
• Uykusuzluk, bitkinlik ve isteksizlik gibi sorunlarınızın çözülmesinde yardımcıdır.
Fiziksel, psikolojik ve zihinsel sorunların çözümlenmesine yardım etmesi ve diğer pozitif etkileri hem iş yaşamında hem duygusal yaşamınızda hem de sosyal ilişkilerinizde sizi destekleyecek ve çok daha mutlu bir insan olmanıza yardım edecektir. Reiki genel olarak yaşam kalitenizi yükselten bir enerji tekniğidir.

Usui Reiki Öğrenmek ?Rei her yerde varolan, ki: ruhsal yaşam enerjisi anlamına gelmektedir. Sözcük anlamı, Japonca’da, “Evrensel Yaşam Enerjisi” anlamına gelmektedir. Reiki herhangi bir din yada inanç şekli değildir her inanca sahip insan tarafından kolaylıkla uygulanabilir.

Batıda Tamamlayıcı Yöntemler adı altında geçen Reiki bir çok hastanede uygulanmaktadır. Reiki’nin pozitif hissetmeye ve düşünmeye olduğu kadar kişisel gelişime de çok büyük faydaları vardır. Reiki herkes tarafından kolaylıkla öğrenilebilir ve uygulanabilir.

Reiki 1 Aşama

Reiki'nin en önemli aşaması Reiki 1 aşamadır. Bu aşama muhteşem ışık yolculuğunun ilk adımıdır. Kişi negatif bir var oluştan pozitif bir var oluşa geçer.
Kişi bu seviyede hayatında kendi yaşamış olduğu bir çok şeyi sorgular, çözümünü arar. Sonunda her çözümün anahtarının kendi özünde gizli olduğunun bilincine ulaşır. Reiki'den önce "BEN" ve Reiki'den sonra "BEN" diyecek kadar gelişir, tüm bu güzellikleri kendinde fark eder.
Öğrenci Reiki 1. seviyeyi iyice hazmetmeden hemen Reiki 2. seviye verilmemelidir. Öğrenci bu aşamanın tüm güzelliklerini yaşamalı, farkındalıkları artmalı, kendini, evreni, Yaradanını inancını ve tüm yaşamını sorgulamalı ve cevabını kendi bulmalıdır. Reiki ( İlahi Nur) bu gücü ona sağlayacaktır. .

Reiki 1, 4 inisiasyon gerektirmektedir. 2 gün arka arkaya ( 2’şer seans), yada 4 gün arka arkaya yapilan inisiye islemi; ilk iki seansta Çakralar tamamen negatif enerjilerden temizlenir. Ve tüm Çakralar açılır.. Diğer iki seansta ise açılan ve negatif enerjiden temizlenen Çakralara Reiki uygulanır...Böylelikle Reiki 1 uyumlaması tamamlanmış olur.
(12. Aşama ve üstü aşamaları almış olan Grandmaster Teacher’ler Reiki 1 uyumlamasını 1 seansta yapabilirler.)

Etkileri
Reiki 1 uyumlaması ile, kişinin aura kanalları temizlenir dolayısı ile de tüm çakraları açılır. Reiki uyulmaması alan kişi, böylelikle Işık kapısına adımını atmış olur. Ayrıca en önemlisi de elle şifa yöntemine kavuşmuş olur. Kendisine, başkalarına, hayvanlara, bitkilere, hatta cansız olan tüm nesnelere de Reiki verebilir.
Öğrenci, ilk 21 gün sadece kendine Reiki vermelidir. 21 günlük arınma sürecinden sonra, elleri ile başkalarına da Reiki uygulaması yapabilir...
Reiki 1. seviyede bir takim psikolojik, fizyolojik ve ruhsal temizlikler yaşanır. 21 gün boyunca Üstad öğrencisini manevi olarak yoğun kontrolü altına alır. Ve zaman zaman gerekirse ekstra seanslarla öğrencisine bu yolu kolaylaştırır. Reiki'nin zaman ve mekan problemi yoktur. Üstad binlerce kilometreden öğrencisini uyumlayabilir ve kontrol altına alabilir.
Reiki 1 aşamasından önce üç gün arınma dördüncü gün inisiye yapılır.Reiki 1: 250 lira

Reiki 2
Reiki 2. aşama, kişiye uyumlanan üç sembolle birlikte astral boyuta atılmış ilk adımdır. Kişi artık elle çalışmayı bırakıp mental olarak çalışmaya başlar. Verilen sembollerin gücü ölçüsünde çalışmaları, enerjisi , Reiki 1 seviyesine nazaran 200 hatta 300 kat daha artar. Bu kişi astral seyahat yapabilecek anlamına gelmez. Ama o düzeye ulaşması için gereken adımların en önemlisini mental boyutta çalışmaya başlayarak atmış olur. 2. aşamayla birlikte enerjinin gücü fazlalaşır. Şifa ve huzur yönünde kişinin iç dünyası çok rahatlar. Dünyevi ve manevi olarak iletişim gücü oldukça fazlalaşır. Sembollere uyumlanan kişi adeta onların anlamları ile bütünleşir ve kendisinde sembollerin anlamlarını çağrıştıran özelliklerin gelişmeye başladığını gözlemler.
Reiki 2 sembollerinin anlamları ve kişideki etkileri:
• 1. Sembol: Güç ve koruma sembolüdür. Kişinin enerji bakımından gücü hem dünyevi hem de manevi olarak arttığı gibi, dünyevi ve manevi konularda da başarılı olmaya başlar.Ayrıca kişi fiziksel ve duygusal bakımdan eskisine nazaran çok daha güçlenir. 
• 2.Sembol: Şifa ve huzur sembolüdür. Kişi kendinde şifa ve huzuru bulduğu gibi, başkalarına da bunu yaymaya başlar. Konuşmasıyla, bakmasıyla bile etrafına şifa ve huzur enerjisini yaymaya başladığını fark edecektir. Bu sembolün gücüyle kişinin yaptığı şifa çalışmaları çok daha yoğun etki gösterir. Ayrıca kişi öncesine nazaran, sevgi, hoşgörü ve merhamet gibi duygularının daha yoğun farkında olur. 
• 3. Sembol: İletişim ve köprü sembolüdür. Bu sembol ile kişi uzağa ve istediği her yere / her şeye/ her zamana Reiki verebilir. Bunun yanında kişinin iletişim yeteneği artar, böylelikle, kendini ifade etme, empati kurma, insan ilişkileri gibi konularda çok daha fazla gelişim gösterir. Ayrıca kişinin uzakla olan iletişim özelliği güçlendiğinden hem kendisinden çok uzakta gelişen olayları kavrama, hem de kendisine çok uzak bulduğu kişileri anlama ve onların davranışlarına anlam verebilme gibi özellikler kendisinde hasıl olur. Sembollerin şekilleri doğru çizilmeli ve mantraları doğru telaffuz edilmelidir. Çünkü ancak doğru anahtar kapıyı açabilir. 
Reiki 2 aşamasından önce iki gün arınma üçüncü gün inisiye yapılır.Reiki 2: 300 lira

Reiki 3a
• REİKİ 3a/ MASTER SEVİYESİ Reiki 3a, Master seviyesidir. 
• Kişi bu aşamda kendi kendinin Master’ı olur. 
• Bu aşama Reiki öğretmenliği aşamasına hazırlık aşamasıdır. 
• Reiki 2’den sonra direkt Reiki öğretmenliğine hazır olmayan kişiler için bir nevi alıştırma aşamasıdır. 
• Kişi bu seviyede öğretmenlik yolunda ihtiyaç duyacağı gelişimleri sağlar. 
• Master seviyesinde Reiki'nin bir baska Sembolü, tabiri caizse altın anahtarı verilir. Ve Mantra ile birlikte ögrenciye ögretilir. 
• Master artik astral boyutta calişmaya başlar. Kendi kendini eğiteceği gibi astral boyutta da büyük mesafeler kaydeder. 
• Reiki 3a seviyesini alan kişi öğrenci inisiyesi yapamaz. Bunun için Reiki 3b seviyesine uyumlanması gerekir. 
• Aynı zamanda eğer kişi Reiki 2 sürecini tamamlamışsa, , Üstad da buna onay verirse arka arkaya Reiki 3a ve Reiki 3b uyulmamaları yapılabilir. 
Reiki 3a : 350 lira

REİKİ 3b/ MASTER TEACHER SEVİYESİ
• Bu seviye de inisiasyon yapabilir, öğrenci yetiştirebilir. Bir Üstad için öğrencisini Öğretmen seviyesine ulaştırmak, ona bildiklerini aktarmak hem onur verici hem de en zor olanıdır. Aylarca beraber çalışılır. Üstad diğer seviyelerde olduğu gibi Öğretmen yaptigi ögrencisini hic bir zaman yalnız birbaşına bırakamaz.
• Reiki 3b (Reiki 4) süresiz bir gelisimdir. Üstad öğrencisine öğretmenligi, ögrenci eğitimini, ve astral seviye de bazi öğretiler öğretir. Ta ki o öğrenci Üstad'ından tüm incelikleri öğrenene kadar...
• Master Teacher aşamasına inisiye olduktan sonra kişi bu aşamanın kendisini geliştirmesini sabırla beklemelidir. Ve öğrenmesi gereken bilgileri tamamen içselleştirmeden asla bir başkasını inisiye etmemelidir. Çünkü inisiye doğru yapıldığında kişinin hayatına çok güzellikler getireceği gibi yanlış yapıldığında da çok büyük negatifler getirecektir. Bu nedenle de Öğretmenlik aşamasını alan kişi bu sorumluluğun bilincinde olmalıdır.
Reiki 3b: 1000 lira

Usui Reiki İnisiyeleri Nasıl Yapılmalıdır?
Öğrenci rahat bir sandalyeye, ayakları paralel, terliksiz, yere basar şekilde, elleri yukarı bakacak şekilde açık, diz üstünde, bel , omuz ve boynu dik bir şekilde oturtulur. (Enerjinin doğru akması için gereklidir) Öğrenci adını, soyadını, doğum tarihini söyleyerek, inisiye yapacak hocanın ismini de söyleyerek onun kendisini Usui Reiki 1/2/3a/ya da 3b uyulmamasına müsaade ettiğini söyler. (bunu 3 defa tekrarlar). Bu arada öğretmen, öğrencinin 2 metre arkasında ellerini yukarı kaldırıp, Öğretmenlik enerjisini ister. Öğretmenlik enerjisi tüm vücudunu kaplar. O tüm vücudunu kaplayan enerjiyi öğretmen göbek altı çakrasına toplar ve sol elini göbek altı çakrasına koyar. Sağ eli havadayken gerekli sembolü çizip öğrencisini ve kendisini içine alacak şekilde bir çember çizerek (sembol el ile çiziliyor, çember imgeleyerek yapılıyor) içini beyaz ve mavi nur ile doldurur. Bu işlem, öğrenci ve öğretmenin inisiye anında huzur bulması açısından önemlidir.
 
Daha sonra öğretmen , öğrencisine yaklaşarak, onun ismini söyleyerek ben geliyorum der.
( içinden söyler, sesli değil) Arkasından, başının önüne, başının soluna ve başının sağına gerekli sembolü çizer. Arkasından sadece 3 kere mantrayı söyler. Ve tepe çakrasından üfler. Bu arada Öğretmenin sol eli hala göbek altı çakrasındadır. Öğrencinin sağ tarafına geçer boşta olan sağ eli ile gerekli sembolü çizer ve 3 kere mantrasını söyleyerek sağ elini öğrencinin tepe çakrasına, sol elini ise öğrencinin başının (Model) arkasına koyar. Bu andan itibaren öğrencinin aura kanalı temizliğine başlanır. Eller bu pozisyonda iken ( imgeleyerek) gerekli sembol çizilir, 3 kere mantrası söylenir. Arkasından yine gerekli sembol çizilir ve 3 kere mantrası söylenir ve daha sonra 4 nefes işlemi başlar. ( Nefes burundan karına alınır ve ağızdan dışarıya üflenir.) 
1. nefes normal, 
2. nefes normalden biraz daha güçlü, 
3. nefes de ise öğrencinin aura kanallarına girilir. 
4. nefeste tazyikle enerji, tepe çakradan ,göbek altı çakraya gönderilir. 
Bu işlem de aşağı yukarı, aşağı yukarı 2 veya 3 kere tekrarlanır.( imgeleyerek). Bu bembeyaz nurdur. Bu nur ile öğrencinin aura kanalları temizlenir. Tepe (TAÇ) çakradan omuzlara, ellere, avuç içi ve parmak ucu çakralara, buralardan yine tepe çakraya, tepe çakradan da göbek altı çakraya indirilir ve bu bembeyaz nur ile öğrencinin aura kanalları tertemiz olur. (Eğer öğrencinin aura kanallarının herhangi bir yerinde bir tıkanıklık var ise bunu öğretmen sezgisel olarak anlar. Gerekirse defalarca öğretmen bu tıkanıklığı açmak için uğraşmalıdır. Ta ki sezgisel olarak açıldığını anlasın , bilsin. )

Daha sonra öğretmen öğrenciden teması kesmeden , sol eli ile öğrencinin sol el parmak uçlarıyla öğrencinin sağ omzundan başlayarak öğrencinin ayağına kadar sürükleyerek aşağıya iner. Ve öğrencinin sağ ve sol ayaklarının bileklerinden elleri ile tutar. Ellerini ayaklarının üzerine koyar. Burada da aynı işlem devam etmektedir. Önce gerekli sembolü çizer ( imgeleyerek) 3 defa mantrasını söyler, sonra yine gereken sembolü çizer 3 kere mantrasını söyler, ( bu işlemler hep imgeleyerek yapılır.) Ve daha sonra 4 nefes işlemi yine başlar. Bu işlem de aşağı yukarı, aşağı yukarı 2 veya 3 kere tekrarlanır.( imgeleyerek)

Sonra öğrenciden temas kesilmeden ayağa kalkılır( ayağa kalkarken , sağ elinin parmak uçları ile öğrencinin ayaklarından dizlerinden itibaren dokunularak) Eğer öğrenci Reiki 1’e inisiye oluyorsa, elleri birleştirilir. Eğer Reiki 2, 3a 3b uyumlaması ise, öğrencinin sağ elini öğretmen sol avucunun içine alır. O aşamaya ait sembolleri çizerek, 3 defa da mantralarını söyleyerek, öğrencinin avucunun içine tıklar ve tüm bedenine yollar.

Daha sonra eller birleştirilir, gerekli sembol çizilir ve parmak uçlarına üflenir bu sembol öğrencinin tüm bedenini kaplar. Sonra öğrencinin birleşen iki baş parmağını öğretmen sol avucunun içine alır, (öğretmenin baş parmağına öğrencinin baş parmak uçları temas eder şekilde alır.) Öğretmen, sağ eline de, öğrencinin birleşmiş olan sağ 4 parmağını alır. Daha sonra yine Önce gereken sembolü çizer ( imgeleyerek) 3 mantrasını söyler, sonra yine gereken sembolü çizer 3 kere mantrasını söyler, ( bu işlemler hep imgeleyerek yapılır.) Ve yine 4 nefes işlemi başlar. 4. nefeste tazyikle imgeleyerek öğrencinin vücudunun sağ kısmına üflenerek yollanır. Öğretmen sağ elini üstten kıvırarak( bu sırada öğretmenin sol eli hala öğrencinin baş parmaklarını tutmaktadır.) öğrencinin sol 4 parmağını avucunun içine alır. Ve yine aynı işlem tekrarlanır. Böylece inisiyede fiziksel ,duygusal ve ruhsal denge sağlanmış olur.

Daha sonra öğrencinin elleri alın çakraya (birleşik iken baş parmakları alın çakraya değecek şekilde)götürülür. Bu arada dirsekler iyice yanlara açılır ve öğrenci Reiki 1 ‘e inisiye ediliyorsa sadece gereken sembol çizilir öğrencinin kalp çakrasına yollanır, öğretmen kendi kalp çakrasındaki aynı sembolü ımgeleyerek çıkararak, öğrencinin sembolü ile birleştirir. Bu aynı zamanda öğretmenin öğrenci ile gümüş bir bağıdır. (Yani öğrencinin öğretmene gümüş rengi bir bağ ile bağlanması böylelikle gerçekleşir) Öğrenci Reiki 2’ye inisiye ediliyorsa, gerekli semboller çizilir 3 er mantra söylenir, yine öğretmenin kendi sembolleri ile birleştirilir.
Eğer öğrenci 3a’ya inisiye ediliryor ise, diğer semboller ve 1 de yine gerekli sembol çizilir, 3b’ye inisiye ediliyorsa diğer semboller ile birlikte çift gerekli sembol çizilir ve öğretmeninki ile birleştirilir.

Daha sonra öğrencinin elleri dizlerinin üzerine koydurulur. Artık avuç içleri yukarı doğru açık değil de dizlerinin üstünde kapalıdır. Öğretmen öğrencinin tepe çakrasına 3 kere üfler. Daha sonra da kalp çakrasına 3 kere üfler. Ve daha sonra tepe çakradan kalp çakraya, kalp çakradan tepe çakraya ve yine tepe çakradan kalp çakraya üfler. (Bunun anlamı tepe çakradan gelen İlahi bilgilerin sadece bilinç düzeyinde kalmaması ve kalbine inmesidir.)
Ve sonra öğretmen öğrencinin önünden 2 metre kadar geriye ayrılır ve yine 2 elini havaya kaldırarak teşekkür eder, yine sol elini göbek altı çakrasına koyar. Bulunduğu yerden öğrencisinin boyunca gerekli sembolü çizer , sol elini de göbek altı çakrasından kaldırıp sağ elinin hizasına getirir ve çizdiği sembolü 3 defa mantarsını söyleyerek iki eliyle sembolü iterek öğrenciye gönderir. Ve o sembol öğrenciyi içine alır. Daha sonra ellerini çırpar ve 3 defa avucunun içinden üfler. İnisiye işlemi bitmiştir. Öğrenciye dokunarak onu tebrik edip hayırlı olmasını diler.

Tüm dünya Usui Reiki otoritelerinin uyguladığı, geçerli olan inisiye şekli budur.

Reiki ve Bilim
Reiki artık dünyada bir çok hastanede tamamlayıcı tıp adı altında kullanılmakta ve bir çok eğitim kurumunda da öğretilmektedir. Reiki’nin hastalıklara nasıl iyi geldiği konusundaki bilimsel çalışmalar devam etmektedir. Ancak bu çalışmalar devam ederken bir çok bilim adamı Reiki’nin olumlu etkilerinden faydalanmaktadır.

Dünyada hastalarına Reiki uygulaması yapan bazı hastaneler şunlardır;

Yale University Hospital
University of Michigan Hospital
Throat Hospital in New York
Memorial Sloane Kettering Hospital
South Pointe Hospital
Imperial Point Medical Center
Ayrshire Central Teaching Hospital
Kirklandside Hospital
Ailsa Hospital
Croy Day Hospital,St. John’s Hospital
Elliot Regional Cancer Center
California Pacific Medical Center
Kent County Hospital
R.I,Brookhaven Hospital
Meriter Hospital in Madison
Baptist Hospital in Nashville
Hartford Hospital
The Charlotte Hungerford Hospital
Thompson Hospital
Kesler Institute
Marin General Hospital
Lynden Hill Clinic
Veterans Hospitals
California Pacific Medical Center
Mt. Ascutney Hospital and Health Center – Vermont Amerika
UC Davis Children’s Hospital Sacramento – USA
Allina Hospital – USA
Allegheny General Hospital USA
Banner Health Hospital – USA
Beverly Hospital – USA
Center For Hope Hospice & Palliative Care – USA
CentraState Healthcare – USA
Children’s Hospital Boston – USA
Citrus Valley Health Partners -USA
Clifton Springs Hospital and Clinic – USA
Cleveland Clinic Foundation Center – USA
CLIFTON SPRINGS HOSPITAL- USA
Columbia University Medical Center- USA
Concord Hospital – USA
Constantiaberg Medi-Clinic – Güney Afrika
Coventry CDT – USA
Crouse Hospital – USA
Dana-Farber Cancer Institute – USA
Duke Integrative Medicine- USA
Edward Hospital- USA
Evergreen Hospital Medical Center – USA
Frederick Memorial Hospital – USA
Gifford Medical Center- USA
Hartford Hospital- USA
Henry Ford Macomb Hospital – USA
Inova Health Hospital- USA
Memorial Sloan-Kettering Cancer Center- USA
MetroHealth Medical Center- USA
Middlesex Hospital- USA
Brigham & Women’s Hospital- USA
Morristown Memorial Hospital -USA
Dartmouth-Hitchcock Medical Center-USA
Good Samaritan Hospital – USA
NewYork-Presbyterian Hospital, Columbia University Medical Center- USA
Northern Westchester Hospital – USA
Dartmouth-Hitchcock Medical Center – USa
Norwalk Hospital
Portsmouth Regional Hospital
Reproductive Medicine Associates-
Sharp Memorial Hospital
St Giles Hospice
Spaulding Rehabilitation Hospital
St. Andrew’s Children’s Clinic
St. Peter’s Health Care Services
The Memorial Hospital at Easton
Tillsonburg District Hospital- Kanada
University Collage London Hospital- İngiltere
Wentworth-Douglass Hospital
Yale-New Haven Children’s Hospital
Yale-New Haven Hospital
The California Pacific Medical Center
Citrus Valley Medical Center Cancer Resource Center
Johns Hopkins
University of Maryland
Memorial Sloan-Kettering Cancer Center
Beth Israel Medical Center
Foote Hospital
Bayonne Hospital
Manhattan Eye, Ear, Nose & Throat Hospital
Mercy Hospital
St. Luke’s Women’s Care ~ Cedar Rapids
Tucson Medical Center
California Pacific Medical Center
University of California Medical Center
Willcox Hospital
Hartford Hospital
University of Michigan Hospital
Portsmouth Regional Hospital
University of Washington ~ CFS/FM Research Center
Cleveland Clinic
Temple University
Albert Einstein Medical Center
Dartmouth Hitchcock Medical Center
George Washington University Hospital
MD Anderson Medical Center
Stanford Medical Center
Scripps ~ San Diego
Hospice of the Valley
Banner Health System Hospitals
University of Colorado Medical School
University of Pennsylvania Medical School
Yale School of Nursing
Southwestern Vermont Medical Center
Dartmouth Hitchcock Medical Center – Lübnan

Ayrıca bir çok eğitim kurumu Reiki dersleri vermektedir. Bunlardan bazıları şunlardır; Yale üniversitesinde kurslar düzenlenmektedir. 
Bennett/Stellar University,Bloomsburg University,American Holistic Nurses Association,St. Vincent’s College,Reiki Healing Institute,Rocky Mountain Holistic College,Center for Human Integration,The Reiki School & Clinic,Southwestern,Reiki Blessings Academy,Usui Reiki Ryoho Association, Violet Flame Centre,Coastline Reiki Clinic,Brutus of Windhorse Healing Arts and Holistic Academy ,Reiki Rays Institute,The Creativity Institute,Holistic Healers Academy,Tera Mai Reiki Holistic Healing , Lightarian Institute, Reiki Rainbows Institute,Holistic Studies Institute,Pixie Hollow Holistic Institute,Tribeca Hypnosis & Healing Institute of NYC,Spiritual Director of Center Eaton Institute,Reiki Plus Institute Memorial Sloan Kettering Hastanesi – Kanserli hastalara Reiki uygulaması yapılıyor.New York Columbia Presbiteryan Hastanesi- Julie Motz,Mehemet Öz’ün ameliyatlarında reiki ile destek veriyor.

Arizona’daki Tucson Medical Center- Reiki uygulamaları yapan bir ekipleri var.

University of Michigan Hospital- Reiki eğitimleri veriliyor.

New England hastanesi- Hastanedeki bir çok çalışana reiki eğitimi verilmiş.

Reiki ile ilgili araştırmalar yapan bazı bilim adamları ise şunlardır; Dr.Mike Cantwell, Sally Soderlund, Dr.Mehmet Öz, Elena Gillespie, Dr.Allan Sweeney, Dr.Jason Storm, Dr.Ruma Dewan,Bella Agamaom (HARVARD üniversitesi öğretmen), Ellen DiNucci (MA Stanford University araştırmacı kanser ve reiki araştırmaları yapıyor), Joan Furman (University of Tennessee’de psikolog ve reiki terapisti), Algarin, R (City University of New York’da Aids ve reiki üzerine araştırmalar yapmaktadır.), Milton, G., & Chapman, E.(Royal College of Nursing Australia‘da Reiki ve alkol bağımlılığı çalışmalarını sürdürmektedirler.), Neklason, Zale T.(Calif. State University, Hayward,1987′de reiki ve telepati konulu bir tez hazırlamıştır.) Bilim dünyasının Reikiye olan ilgisi her geçen gün artmaktadır. Dünya artık Reikiye tamamlayıcı tıp adı altında önemli yer vermektedir ve bu konuda her gün elimize yeni bilgiler geçmektedir.

İLGİNÇ BİR KAÇ BİLGİThe Cleveland Clinic 2004 Ağustos ayında reikinin prostat kanserindeki etkisini incelemek için, 250.000 dolarlık bir bütçe ayırmayı kabul etmiştir.

Amerika birleşik devletleri ordusunda savaştan dönen askerlere psikolojik destek vermek ve Hepatit C taşıyan askerlerin tedavisinde destek olmak için 4 milyon dolar bir bütçe ayrılarak, reiki,yoga ve bioenerji ile üzerlerinde çalışılmıştır. Komutan George Case, bu terapilerin, bütün askerlere uygulanması gerektiğine inanmaktadır.
http://www.wired.com/dangerroom/2008/03/army-bioenergy  

MS hastalığı ile ilgili ilginç bir reiki araştırması:
http://www.reikiresearchfoundation.org/msstudies.htm (link ingilizcedir)

DOKTORLAR NE DİYOR ? 5 mayıs 2006 tarihinde NTV televizyonunda konusunda uzman iki profesör doktorun reiki ile ilgili açıklamaları tıp dünyasında reikiye olan bakışın hangi noktada olduğunu açıkca göstermektedir. İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Onkoloji Estitüsü Müdürü Sayın Prof. Dr. Erkan Kopuz ve Marmara Üniversitesi Hastanesi Çocuk Hematoloji ve Onkoloji Bölüm Başkanı Sayın Prof.Dr Cengiz Canpolat’ın bu konudaki görüşlerini ilgili televizyon programından alınan alıntılardan okuyabilirsiniz.

PROF. DR. ERKAN TOPUZ, İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ İSTANBUL TIP
FAKÜLTESİ ONKOLOJİ ENSTİTÜSÜ MÜDÜRÜ Hastalarımıza tıbbi tedavinin yanı sıra meditasyon, yoga reiki gibi yöntemleri de öneriyoruz. Ayrıca resim yapmalarını, dans etmelerini, müzik dinlemelerini de öneriyorum.Yoga,meditasyon uygulamaları tedavi edici değildir ancak hastanın direncini artırıp, onu daha güçlü kıldığı için çok önemlidir.Dolayısıyla bu tür spiritüel uygulamalar hastalığın iyileşme sürecini olumlu etkiliyor ve hastanın hastanede kalış süresini kısaltıyor.

İlaç, ameliyat ya da radyoterapi her şey demek değildir. Bu tür uygulamalar hastanın psikolojik durumun düzeltip hayata bağlanmasında son derece etkili oluyor. Hasta kendisini daha güçlü hissediyor, ağrılara ve acılara daha kolay katlanıyor.

Bütün bunlar da bizim işimizi kolaylaştırıyor, çünkü karşınızda zor bir hastalıkla mücadele eden bir insan var ve onun psikolojik yapısı, gücü ve genel durumu sizin işinize de yansıyor. Bu yöntemler, hastada bir arınma sağlıyor. Meditasyon ve yoganın yanı sıra bu etkiyi dualar ve inanç tedavileri ile de görebiliyoruz. Dünyada bir çok yerde özellikle kanser gibi, koroner hastalıklar gibi kronik hastalıklarda hastalara bu yöntemler önerilir. Örneğin, katoliklerin yaptığı dua çalışmaları vardır. Kalp damar hastaları üzerinde yapılan bu dua çalışmaları hastanın ruhi durumunu düzeltiyor, endorfin hormonunun açığa çıkmasına neden oluyor, hastayı hayata bağlıyor ve yapılan tedavinin daha başarılı olmasını sağlıyor.,

MARMARA ÜNİVERSİTESİ HASTANESİ ÇOCUK HEMATOLOJİ VE ONKOLOJİ BÖLÜM BAŞKANI PROFESÖR DOKTOR CENGİZ CANPOLAT
Spiritüel tedavi yöntemlerinin özellikle kanser gibi hastalıkların tedavisinde çok yararlı bir destekleyici olduğuna inanıyorum. Sadece meditasyon, reiki, yoga da değil akupunkturun da olumlu etkileri var. Literatürde bu öğretilerin özellikle kanserli hastalarda, anksiyeteyi, ağrıyı, huzursuzluğu, uykusuzluğu, kemoterapinin yan etkilerini ve fiziksel bir takım şikayetleri ciddi derecede azalttığına ve hastanın bütün bu durumlara toleransını artırdığına dair bilgiler yer alıyor. Tabi ki bunlar konvansiyonel tıbbi tedavinin yerini alabilir diye bir şey sözkonusu değildir. Bunlar ancak konvansiyonel tedaviye yardımcı olabilir. Araştırmalar göstermiştir ki bu tür uygulamalar vücudun endojen mekanizmalarını hareket geçiriyor. Mutluluk veren endorfin hormonunu artırıp, adrenal ve kortizon sentezine etki ederek stresi ve anksiyeteyi azalttığı görülmüştür. Yine hücresel immünüte üzerinde etki ettiğini gösteren, pozitif bulgular vardır. Önceleri panik atak, stres, depresyon gibi psikolojik hastalıkların tedavisinde kullanılan bu yöntemler üzerinde yapılan çeşitli araştırmalarda kalp ritminin yavaşladığı, kan akışının düzene girdiği,kan basıncının düştüğü, beyin yarım kürelerinin dengelendiği, adrenalin hormonunun ve kolesterolün azaldığı, oksijen tüketiminin düştüğü görülmüştür.
Yoga, reiki ve meditasyon gibi spiritüel yöntemler, insanın içindeki enerjiyi kullanabilmesini ve kendi zihinsel gücünün farkındalığını sağlıyor diyebilir miyiz?

PROF. DR. CENGİZ CANPOLAT: Ben kendi fiziksel ve ruhsal sağlığım için birinci ve ikinci derece reiki öğrendim ve bundan çok yarar görüyorum. Vücudumda birikmiş negatif enerjiyi uzaklaştırıyor, yorgunluğumu alıyor, zihinsel konsantrasyonumu artırıyor ve beni sakinleştiriyor.
Açıkçası yararını gördüğüm için herkese tavsiye ediyorum.
Bazen ağrılarımda ilaç kullanmama gerek kalmıyor. Ağrı azaltmada bunun çok etkili olduğuna inanıyorum.
Reikiyi hastalarınız üzerinde denemeyi düşünür müsünüz?

PROF. DR. CENGİZ CANPOLAT: Henüz hastalarım üzerinde böyle bir uygulama yapmadım. Aslında kullanılabilir ancak henüz Türkiye’de ve hastane ortamında böyle bir uygulama yok. Zaten böyle bir talep de yok, çünkü bizde çok iyi bilenen şeyler değil. Örneğin yurt dışındaki hastanelerin hemen hepsinde hem dua merkezleri hem de hastalara rahatlama sağlayacak birimler var. Psikolog ve pedagoglar hasta çocukların rahatlatılması ve tedaviye hazırlanması için çalışmalar yapıyor. Yani batıda inanç tedavileri ve relaksasyon tedavileri çok daha fazla kullanılıyor. Bence bu tür yöntemleri tamamen yadsımamak gerekir. Ben bu tür rahatlatıcı tedavileri hastalarımıza uygulamamız gerektiğine inanıyorum.

PROF. DR. CENGİZ CANPOLAT: Ben bu tür tedavilerin geleceğini parlak görüyorum, çünkü zaman inişli çıkışlı bir seyir gösteriyor.
Yani insanların bir noktada bu tür olaylara daha fazla önem vereceklerine inanıyorum. Çünkü hastalıklar bir noktada insanlardan bir adım önde gidiyor. Enfeksiyonlar direnç geliştiriyor. O zaman bizim de farklı yöntemleri işin içine katmamız gereken zamanlar çok uzak değil.İnsanoğlu daha farklı bir bilinç düzeyine doğru gidiyor, belki de gelecekte bu yöntemler konvansiyonel yöntemlerin yanında eşdeğerde yer alabilecek. Bunların olmasını ben çok uzak bir gelecekte görmüyorum. 
TÜLAY SAĞLAM NTV-MSNBC Programından alıntıdır.
05 Mayıs 2006 Cuma
Alternatif Tıp Yahoo Haber Grubundan alınmıştır.

REİKİ ve İSLAM
Reiki bir din yada inanç sistemi değildir. Dünyada her dinden yada inançtan insan tarafından kullanılmaktadır. Ancak yine de bazı insanların kafasında acaba reiki yaparsam dinden çıkarmıyım? Bu bir tarikat mi? Reiki yapan biri budistmi olur? gibi sorular belirmektedir. Reikinin bilimsel yönünün tüm dünyada yoğun olarak araştırılması ve artık Batı’da bir çok hastanede reiki uygulanması bu konuda çok daha bilimsel bir bakış açısı geliştirmemizi zorunlu kılıyor. Reiki’nin bilimsel yönünü incelemek için Reiki ve Bilim linkini inceleyebilirsiniz.
Bu bilgilerin dışında acaba chakra,aura gibi kavramlar İslam dininde var mı sorusu son derece ilginç bir konuyu gündemimize getirdi ve bu soruya yanıtları Kur’an-ı Kerimde aradık. İşte yanıtları…

CHAKRALARMuminun
(17) Yemin olsun, biz sizin üstünüzde yedi yol yarattık! Ve biz yaratılıştan/yaratılmışlardan gafil de değiliz.
İnsan bedeninde 7 chakra vardır ve bunların görünümleri girdap gibidir. Yani bedenin üzerinden dışına doğru dönerek uzarlar ve bu uzama adeta bir yol gibidir.
TEPE CHAKRASI
Bakara
(7) Allah onların kalpleri, kulakları üzerine mühür basmıştır. Onların “kafa gözleri” üstünde de bir perde vardır. Onlar için korkunç bir azap öngörülmüştür.
Tepe chakrası kapalı olanların inançsız yada manevi değerleri zayıf insanlar olduğu chakra konusunda çalışanlarca bilinen bir gerçektir.
Ali İmran
(13) Yüz yüze gelen şu iki toplulukta sizin için bir ibret vardır: Biri Allah yolunda çarpışıyordu; ötekisi küfre batmıştı. Allah yolunda çarpışanları, kafa gözleriyle kendilerinin iki katı görüyorlardı. Allah, öz yardımıyla dilediğini destekler. İşte bunda, gözleri olanlar için gerçek bir ibret vardır.
Tepe chakrası insanın ruhsal deneyimlerini ve ruhsal algılamasını etkiler. “Allah yolunda çarpışanları, kafa gözleriyle kendilerinin iki katı görüyorlardı. ” demek tepe chakrasının calışmasındaki farklılaşma ile kişinin algısının değiştiğini ve karşısındakini olduğundan çok daha büyük olarak algıladığını göstermektedir.
ÜÇÜNCÜ GÖZ AÇILIMI
Kaf
(22) Yemin olsun, sen bundan gaflet içindeydin. Ama perdeni üstünden kaldırıverdik. Bugün gözün keskin mi keskin.
3. göz chakrasında açılım olduğunda yada diğer tabirle perde kalkınca kişi enerjileri,elektromanyetik alanları ve maddenin gerçeğini görmeye başlar ve görüş alanı çok genişler.
KALP CHAKRASI
Mutaffifin
(14) İşin esası o değil! Onların kazanmakta oldukları, kalplerinin üstünde pas oluşturmuştur.
Kalp chakrasındaki blokajlar bir anlamda pas gibi görülürler.
Casiye
(20) Bu Kur’an, insanların kalp gözlerini açacak ışıklardan oluşur. Gereğince inanan bir toplum için de bir kılavuz ve bir rahmettir o.
Kalp gözünü açacak olan ışık, kalp chakrasını temizleyecek ışıktır. Kalp chakrası temiz olan insan tüm insanlığa karşı sevgi dolu,hoşgörülü, merhametli ve fedakar insandır.
Tevbe
(14) Savaşın onlarla ki, sizin elinizle Allah onlara azap etsin, onları rezil etsin. Onlara karşı size yardım etsin. Ve inananlar toplumunun göğüslerine şifa ulaştırsın.
“Ve inananlar toplumunun göğüslerine şifa ulaştırsın. “Kalp chakrası şifa merkezidir.
AURA
Fatir 27. Görmedin mi, Allah, gökten bir su indirdi. Onunla, renkleri çeşit çeşit meyvelar çıkardık. Dağlardan da yollar var; beyaz, kırmızı, değişik renklerde. Ve simsiyah yollar da var.
Fatir 28. Aynı şekilde, insanlardan, hayvanlardan, davarlardan da çeşitli renklerde olanlar var. Kulları içinde Allah’tan ancak bilginler ürperir. Allah Azîz’dir, Gafûr’dur.
Bu iki ayette dağlardaki değişik yollardan, insanların,davarların ve hayvanların değişik renklerde olanlarından söz edilmektedir. Arkasından da “Kulları içinde Allah’tan ancak bilginler ürperir.” denmektedir. Bunu anlamak için demek ki bilgin olmak gereklidir. Oysa kasdedilen gözümüzle görülen renkler olsa herkes bunu anlardı bilgin olmaya gerek yok. Ama bilginler insanın gördügünden başka renklerde görmekte ve ürpermektedirler. İnsanın çevresindeki elektromanyetik alan olan aurayı da ancak bu bilgiye sahip olan ve bu konuda çalışan yani bu anlamda bilgin olanlar görür ve bu da bilginlerin yaradılışın mucizesini görüp ürpermelerini sağlar.
Bakara
(138) Allah’ın boyasını esas alın. Allah’tan daha güzel kim boya vurabilir! Biz yalnız O’na kulluk ederiz.
Burada boyadan kasdedilen aura olabilir mi?
ENERJİ BOYUTU
Rahman 17. İki doğunun Rabbi de O’dur, iki batının Rabbi de.
Sadece maddi dünyayı ele alırsak tek doğu yada tek batı vardır. Ama enerji boyutunu da ele alırsak bunların sayısı ikiye çıkar.
Aynı eterik bedeni astral seyahate çıkan bir insanın fiziksel bedeni için bir doğu ve batı varken, eterik (enerji bedeni) içinde o anda eterik düzlemde bir doğu batı olmasının gibi.
Bu ayetler ilk etapda ilgimizi çekenler. Zaman içinde araştırmalarımızla yeni ayetlerinde ekleneceğine inanıyoruz.
Araştırma www.reikiturk.com a aittir.İzinsiz ve kaynak göstermeden alıntı yapılamaz,kullanılamaz.

REİKİ KULLANMAYA BAŞLAMAK
Eğer reiki öğrenmek istiyorsanız öncelikle Usui Reiki 1.aşamadan başlamalısınız. Bu en temel adımdır. Daha sonra isterseniz belli bir zaman geçtikten sonra 2.aşamayı da alabilirsiniz. Alternetif reiki çeşitleri ile ilgilenenlerinde ilk olarak katılmanız gereken çalışma Usui Reiki 1.aşama semineridir.

Usui Reiki öğrenmek için ideadanismanlik.org iletişim sayfadan e-posta üyeliği ile üye olabilirsiniz. Üye olduğunuz zaman size çalışma duyuruları mail ile gelecektir ve istediğiniz bir gruba katılabilirsiniz.

Önemli Bilgi: Reiki çalışmalarımız bireyseldir. Siteye üye olarak seminer duyurularını alabilir ve size en uygun zamanı telefon ile bildirebilirsiniz.