21 Mart 2016 Pazartesi

9 ADIMDA KENDİNİZE OLAN İNANCINIZI GELİŞTİRİN



Yaşamda herhangi bir amaca ulaşmak için, başarılı olacağınıza inanmanız gerekir. Bunu yapmazsanız, büyük ihtimalle başarısız olursunuz. Amaçlarınızın her biri için, ta kalbinizin derinliklerinde, bunları başaracağınıza gerçekten inanıyor musunuz? Herhangi biri için yanıtınız hayırsa, aşağıdaki 9 adımlık süreç, bu inancı geliştirmenize ve hedefinize ulaşmak üzere, kendinize güveniniz tam olarak dev adımlarla ilerlemenize yardımcı olacaktır.
 1) Sonucun imkan dahilinde olduğundan emin olun.
 Belki de bir başkası bu hedefe ulaştı ya da benzeri bir başarı elde etti. Farklı bir şık olarak, bu işin yapılabileceği konusunda içiniz rahat olsun.
 2) Sonucun sizin sayenizde mümkün olduğuna inanın.
 Hedeflere ulaşma kabiliyetimiz konusunda genellikle sınırlayıcı inançlarımız vardır. Sizi sınırlayan inançlarınızı kontrol etmek ve bunlar için önlem almak önemlidir. Amacınız, hedefin yalnızca mümkün olduğunu değil, sizin sayenizde mümkün olduğunu hissetmektir.
 3) Sonuca ulaşmayı gerçekten isteyin.
 Bir hedefe ulaşmayı ne kadar çok istersek, ona ulaşmak için üzerinden atlayacağımız engeller de o kadar büyük olur ve sonuçta, kendimize olan inancımız da o ölçüde artar. Gerçekten istediğiniz bir hedefi seçin ve hedefinize ulaştığınız takdirde elde edeceğiniz temel değerleri anlamaya çalışın.
 4) Sonucu hak ettiğinize inanın.
 Pek çok insan, içten içe, başarıyı hak etmediğine inanır. Harekete geçmeye çalıştıklarında, bu inanç onları kısıtlar; motivasyonlarını kaybederler ve başarısız olurlar. Unutmayın, hedefinize doğru tutarlı bir biçimde çalışırsanız, elde ettiğiniz tüm başarıları hak edersiniz.
 5) Hedefinize ulaşmak, sahip olduğunuz diğer inanç ya da değerler ile çelişmemelidir.
 Bir girişimci, bir yandan milyonlar kazanmak isterken, diğer yandan çok parası olan insanların açgözlü olduklarına inanabilir. Hedefiniz, diğer inanç ve değerleriniz ile örtüşmüyorsa, bilinçaltınız, bu hedefe ulaşıp ulaşmamanız konusunda şüphe duymanıza yol açarak sizi engelleyebilir. Herhangi bir çelişen inancı ve değeri anlamak ve uzlaştırmak, bütün varlığınızın desteğini alarak hedefe doğru ilerlemenizi sağlar.
 6) Bir plan yapın.
 Araştırmaya ve plan yapmaya zaman ayırmak, hedefinize nasıl ulaşacağınızı açıkça görmenizi sağlar. Plan ne kadar iyiyse, hedefin ulaşılabilirliği konusunda kendinize olan güveniniz de o kadar artar.
 7) Plandaki her adımı atabileceğinize inanın.
 Nihai hedefler genellikle öyle büyük ve uzak görünür ki bunaltıcı bir hal alır. Hedefinize ulaşmak, en basit anlatımla başarılabilir küçük adımlar atmak demektir. Planınızdaki her adımın üstesinden gelebileceğinize emin olmak, nihai hedefinizi de başarabileceğiniz anlamına gelir.
 8) Planın adımlarını gerçekleştirebileceğinize inanın.
 Gerçekleştirebileceğiniz bir planınızın olması, bunu yapacağınız anlamına gelmez. Genellikle bu planın uyması gereken başka taahhütlerimiz ve sınırlamalarımız olur. Bu nedenle, planınızdaki adımları atmaktan sizi alıkoyabilecek engelleri düşünmeli ve bu konuda çalışmalısınız. Daha sonra, ne olursa olsun, planınızı yaşama geçirmek için çabalamalısınız.
 9) Hedefinize ulaşma ihtimalinizin olduğuna inanın.

 Hedefinize ulaşma ihtimalinin % 80’in üzerinde olduğuna inanmayı amaçlamalısınız. Gözünüzde nihai hedefinize ulaştığınızı canlandırmak ve sahip olduğunuz son şüpheleri de ortadan kaldırmak, başarılı olacağınıza inanarak harekete geçmenizi sağlayacaktır.

1 Dolara Nasıl Zengin Olunur?




İster tam, ister yarı zamanlı olsun, herhangi bir iş kurarken çok miktarda sermayeye (paraya) sahip olmanın ne kadar önemli olduğunu biliriz. Ama bahse girerim, hepimiz sıfır sermayeyle yola çıkıp servet sahibi olan insanlar olduğunu da bilir ya da en azından duyarız. Nasıl olur, diye sorabilirsiniz.

Girişiminizi başarılı kılacak, sermayeden daha değerli unsurlar olduğuna inanıyorum. İşte size bir liste

1 ) Zaman
 Zaman, sermayeden daha değerlidir. Çöpe atılmamak ve boşa harcanmamak üzere bir kenara ayırdığınız zaman. Kâr edebilmek umuduyla kurulacak ve pazara değer katacak bir işletmeye yatırılmak üzere ayırdığınız zaman. Artık, zaman denen bir sermayeye sahibiz.

Zaman ne kadar değerli? Uygun bir biçimde yatırılan zaman servet değerindedir. Boşa harcanan zaman yıkım olabilir. Yatırılan zaman mucizeler yaratabilir; öyleyse zamanınızı yatırın.

2 ) Çaresizlik
 Yeni kuracağı işte en büyük ilk yatırımı çaresizlik olan bir arkadaşım vardı. “Çocuklarım aç; bu işi başarmalıyım. Aksi takdirde ne yaparım?” diyordu. Böylece, inandığı bir ürünü satmak üzere kurduğu işe 1 dolar yatırdı. 1 dolarla birkaç el ilanı edinip perakende satış yapacak, kazandığı parayla da ürünü toptan alıp müşteriye teslim edebilecekti.

Bir başka arkadaşım, liseyi bitirir bitirmez Chicago’ya gitti. İlk işi, gece bekçiliğiydi. Biri ona neden gece bekçiliğine razı olduğunu sorduğunda, yetersiz beslenme, diye yanıt verdi. Aç olduğunuzda, bulabildiğiniz her tür işte çalışırsınız. Çalışmak için bir yere gidersiniz; gece bekçiliği gibi; neresi olduğu fark etmez. Yıllar sonra arkadaşım, Horatio Alger ödülünü aldı. Zengin ve güçlüydü; yaşam şekliyle örnek gösterebileceğim bir insandı. Ama ilk işi gece bekçiliği idi. Çaresizlik, güçlü bir dürtü olabilir. Yapmalıyım, dediğinizde.

3 ) Kararlılık
 Kararlılık, yapacağım, der. Arkadaşım, önce “Müşteri bulmalıyım,” dedi. Çaresizlik. Sonra, “İlk gün bitmeden birini bulacağım,” dedi. Hiç şüphesiz, birini buldu. “Bir kez işe yaradıysa, bir daha işe yarar,” dedi. Fakat sonra, bir sonraki kişi “Hayır,” dedi. Şimdi neye yatırım yapmalısınız?

4 ) Cesaret
 Cesaret, sermayeden daha değerlidir. Yalnızca 1 dolarınız ve çok cesaretiniz varsa, önünüzde harika bir geleceğin olduğunu söyleyebilirim. Koşullara rağmen cesaret. İnsanlar, ne olursa olsun, en inanılmaz işlere imza atabilirler. Hiç böyle öyküler duymadık mı? İç savaşların cehenneme çevirdiği ülkelerde her şeyini kaybettikten sonra yeniden yaşama dönmeyi başaranların inanılmaz hikayeleri. Onlar insan. İnsanları küçümseyemezsiniz. Bir şey yüzünden değil, her şeye rağmen cesaret. 3-4 satışla işleri yoluna koyduktan sonra sırada şunlar var.

5 ) Hırs
 “Harika! 3 adet satabiliyorsam, 33 adet de satabilirim. 33 adet satabiliyorsam, 103 adet de satabilirim.” Müthiş. Geleceğe yönelik hayallerinizle şaşkına dönersiniz.

6 ) İnanç
 Artık, iyi bir ürününüz olduğuna inanmaya başlarsınız. Bu, muhtemelen iyi bir şirket. Ve kendinize inanmaya başlarsınız. Arkadaşım, iki çocuklu, işsiz ve bekar bir anne. “Bunu mutlaka başaracağım!” diyor. Kendine olan güveni artıyor. Bunlar, eşi benzeri olmayan yatırımlar. Para, buna dokunamaz. Ya 1 milyon dolarınız olmasına rağmen hiçbir inancınız olmasaydı ne olacaktı? Fakir olurdunuz. Zengin olamazdınız. Şimdi, sırada arkadaşımın neden bugün bir milyoner olduğunu açıklayan neden var.

7 ) Yaratıcılık
 Beyninizi çalıştırmak. Muhtemelen bugüne kadar, beyin gücünüzün yaklaşık 10′da 1′ini çalıştırıyordunuz. Peki, kalan 10′da 9′luk bölümü de kullansaydınız ne olurdu? Neler olabileceğine inanamazsınız. İnsanlar, yapılacak en ilginç işlerle karşımıza çıkarlar. Yaratıcılık. Yaratıcılığın değeri nedir? Bir servet. Paradan daha değerlidir. Tek ihtiyacınız olan, 1 dolar ve çok fazla yaratıcılık. İşin yürümesini sağlayacak bir yol bulmak.

8 ) Kalp ve Ruh
 Kalbin ve ruhun yerini ne tutabilir? Para değil. Para, kalbi ve ruhu satın alamaz. Kalp ve ruh, 1 milyon dolardan daha değerlidir. Kalp ve ruh olmaksızın 1 milyon dolar; bu yaşamak değildir. Hiçbir etkiniz yoktur. Ama kalp ve ruh, insanları harekete geçiren, görünmez bir büyü gibidir; insanları satın almaya, karar vermeye, eylemde bulunmaya ve tepki göstermeye iter.

9) Kişilik
 Tek yapmanız gereken, kişiliğinize çekidüzen vermek ve onu güçlendirmek. Sağlam bir kişiliğiniz var. Onu yalnızca, her gün etkili olabileceği bir seviyeye getirmelisiniz. İster çocuk, ister işadamı, ister zengin, isterse yoksul olsun, kiminle konuşursanız konuşun, kişiliğiniz etkisini göstermelidir. Her yerde evindeymiş gibi davranabilen eşsiz bir kişilik. Akıl hocam şöyle derdi: “İster derme çatma bir kulübede bira içiyor; ister bir arkadaşınla boks maçı seyrediyor; isterse senatörün malikanesinde konuk ediliyor ol, her zaman rahat davranmayı öğrenmelisin.” Zengin ya da yoksul olmaları fark etmeksizin, herkesle kolay iletişim kurabilmelisiniz. Kimin zengin, kimin yoksul olduğu sizin için önemli değildir. Kim olursa olsun, biriyle benzersiz bir ilişki kurma fırsatı yakalamışsınızdır. Rahat bir kişiliğiniz olmalı. Her koşulda özünü koruyan bir kişilik.

10 ) Karizma ve İncelikli Düşünce
 Bir miktar tevazuyla birlikte karizma. Bir şey söyleme ve insanların sizi hâlâ sevmelerini sağlama yeteneği. Mükemmel!

Listenin tamamı, paradan daha değerlidir. 1 dolar ve size az önce ilettiğim liste ile, dünyayı avcunuza alabilirsiniz. Hangi bölümünü ya da yaşamınızda hangi gelişmenin olmasını isterseniz, o sizindir. Size işin sırrını verdim. Sermaye. Paradan daha değerli olan ve hem geleceğinizi, hem de servetinizi garantiye alabilecek sermaye. Unutmayın; kaynaklarınız yok değil.


(( Jim ROHN ))

2 Mart 2016 Çarşamba

REİKİ’NİN ARKASINDAKİ BİLİM


Tüm Reiki uygulayıcıları, uyguladıkları tedaviler sonrasında gördükleri olağanüstü sonuçlardan bahsedebilir. Ancak herkes bu sonuçların nasıl oluştuğunu tam olarak açıklayamaz.
Reiki terapisinin temelini oluşturan bazı ilkeleri ifade edebilmek ve paylaşabilmek yanlış bilgilendirmenin giderilmesine, anlayışın artmasına, enerji tıbbı ile Batı tıbbı arasındaki perspektifin karşılaştırılmasına ve tedavilere yönelik tarafsızlığın teşvik edilmesine yardımcı olabilir.
Elle enerji terapisinin etkileri fiziksel işlemlerin sonucudur, plasebo etkisinin değil. Bir hasta ya da doktoru, bir tedavinin işe yarayacağına inandığında o inanç, iyi yönde fiziksel bir değişim sağlayabilir. Bu, plasebo etkisi denilen kanıtlanmış bir olaydır ve pek çok kişi Reiki’nin de bu şekilde çalıştığı şeklinde yanlış kanıya sahiptirler. Ancak kanserli fareler üzerinde yapılan olağanüstü bir çalışma, plasebo etkisinin başarılı Reiki sonuçlarının sebebi olmadığını göstermektedir.
Elle enerji çalışması yapan bir şifacıyla bağlantılı olarak birçok kanserde azalma vakasına şahit olduktan sonra, araştırmacı Krinsley D. Bengston, şifa etkisini yeniden nasıl oluşturabileceğini öğrenmek için kendisine çıraklık yaptı. Bengston, enjeksiyondan sonraki 14 ila 27 gün içinde %100 ölüm oranı öngörülen meme kanseri olan 5 deney faresi temin etti. Kuşkucu bir kişi olan Bengston bu farelere 30 gün boyunca günde bir saat tedavi uyguladı. Tümörler “lekeli bir bölge” oluşturdu, daha sonra ülsere dönüştü, içe çöküp kapandı ve fareler normal yaşam sürelerince yaşadılar. Başka şehre gönderilen meme kanserli kontrol grubu farelerin hepsi öngörülen zaman zarfında öldüler.
Sonuçlar o kadar kayda değerdi ki farklı şehirlerde deney, hepsi elle enerji şifası verme konusunda eğitilmiş kuşkucu gönüllülerle üç kere tekrarlandı. Bu üç çalışmada, enerjiyle tedavi edilen farelerin % 87.9’u yaşadı, kontrol grubu farelerin %100’ü öldü. İlaveten dört deneyden ikisinde azalma gösteren fareye kanser enjekte edildi ve önerildiği gibi devam eden, uyarılmış immünolojik (bağışıklık sistemiyle ilgili) bir tepki alınmadı. Doku bilimsel çalışmalar, hastalığın azalmasının tüm etapları boyunca kanser hücrelerinin canlılığını teyit etmiştir.
Bengston, “kesin olmayan sonuçlar, etkinin görülmesi için ellerin konulması gerekmediğini göstermektedir; tedaviye, çoğaltılabilir ve öngörülebilir uyarılmış bir bağışık tepki vardır ve hastalık geçtikten sonra fare aynı kansere bağışıklık kazanmaktadır. ” diye yazmıştır.
Reiki ölçülebilir elektrik ve manyetik özelliklere sahiptir. Enerji tıbbı biliminin önde gelen mercilerinden biri olan Dr. James L. Oschman’ın Tedavi Biliminde Enerji Tıbbı ve İnsan Performansı adlı kitabında belirtiğine göre “Artık çeşitli enerji terapilerinin etkileri hakkında bir dizi mantıklı, test edilebilir ve aksi ispatlanabilir varsayımlarımız bulunmaktadır.” “ölçülmesi en kolay şeyler olduğu ve etkileri hakkında daha çok şey bildiğimiz için elektrik ve manyetik enerjilere odaklanıyoruz.”
En temel fizik kanunlarından biri olan Ampere Yasası insan vücudunun içinde ve çevresinde bulunan elektrik ve manyetik enerjileri açıklar. Ampere Yasası’na göre elektrik akımları, tel ya da canlı doku olsun iletkenler aracılığıyla aktığında çevresinde manyetik bir alan oluşturur. Kalp ve diğer kaslar, beyin ve diğer organlar dahil canlı doku elektriği ilettiğinden fizik kanunlarına göre vücudun etrafında, biyomanyetik alan denen manyetik bir alan yaratırlar.
Modern manyetobiyoloji bilimi, canlı sistemlerdeki manyetik alanları keşfetmektedir ve bu alanlar manyetometre ve süper iletken kuantum engelleme cihazı (SQUID) gibi aletlerle ölçülebilir.
Özellikle kuantum fiziğin ortaya çıkmasıyla biyomanyetik alanları ölçen aletler gitgide gelişmiştir. Ancak Batı tıbbı, hasta teşhis ve tedavisinde, manyetik rezonans görüntüleme (MRI), kalp pilleri ve defibrilatörler, lazer, manyetik ve elektrikli biyopsiler vb dahil enerji bazlı teknolojileri uzun zamandır kullanmaktadır. Elektrokardiyogram ve elektroensefalogram 1920’lerden beri kullanılmaktadır yani tedavi amacıyla biyomanyetik alanla çalışmak neredeyse yüzyıllık bir tıp uygulamasıdır.
Manyetik alanları titreştirmek doku, kemik ve vücudun diğer bölümlerinin şifalanmasını hızla başlatabilir. 1970’lerde yapılan biyomanyetik araştırma, bazı manyetik alanların, tedaviye direnen kemik kırılmalarında iyileştirme sürecini uyardığını göstermiştir. Kısa süre sonra FDA (Amerika Yiyecek ve İlaç Derneği), kemik tedavisi için kırığın yakınına yerleştirilen tel bobinlerle kemiğe elektrik akımı ileten Titreşen Elektromanyetik Alan Terapisi’ni (PEMF) onaylamıştır. Gerekli frekans aralığı 7 Hz.’dir.
Reiki terapistlerinin elinden gelen titreşen manyetik alanlar, doku onarımını uyarmak için en uygun frekans aralığındadır. Biyolojik olarak insan dokusunu uyaran elektromanyetik frekansların en uygun seviyelerine aşırı derecede alçak frekans (ELF) aralığı denmektedir. Sinir yenilenmesi için saniyede 2 devir (Hz), kemik gelişimi için 7 Hz, bağ tedavisi için 10 Hz ve kılcal damar oluşumu için 15 Hz olarak saptanmıştır.
Dr. John Zimmerman, hastaları üzerinde çalışırken Reiki uygulayıcılarının ve diğer enerji terapistlerinin manyetik alan frekanslarını ölçtü ve hepsinin ellerinden ELF frekansı yaydığını saptamıştı. Bu alanın frekans aralığı 0.3 ila 30 Hz arasındaydı ki bu da sağlıklı doku ve organların frekans aralığıdır. Enerji terapistlerinin ellerinde en çok rastlanan frekans 7 Hz.di ki bu da FDA onaylı kemik gelişiminde kullanılan PEMF ile aynı frekanstır.
“Esas olarak,” diyor Dr. Oschman, “uygulayıcının elinden çıkan elektromanyetik alanlar, yakınında bulunan kişilerin doku ve hücrelerinde akım meydana getirebilirler.” Bununla ilgili detaylı kanıtlar Kalp Matematiği Enstitüsü’nün Dokunuşun Elektriği adlı yayınında belgelenmiştir.
Enerji terapistlerinin beyin dalgaları yeryüzünün manyetik alanı ile senkronizedir. Aşırı düşük frekans (ELF) aralığı, 7.83 Hz olarak tahmin edilen yeryüzünün elektromanyetik tayfı olan Schumann Rezonansı’dır. Bazı bilim insanları buna, canlılar ritmiyle senkronize olduklarında doğal şifa özellikleri oluşturduğunu iddia ettikleri gezegenin ‘diyapazon’u derler.
Senkronizasyon, iki obje ortak titreşim ya da frekans seviyesiyle uyum sağladığında gerçekleşir. Bu tür senkronizasyona, hastaları üzerinde çalışma yaparken enerji şifacıları arasında sıklıkla rastlanmaktadır. Araştırmacı Robert C. Beck, EEG kaydı kullanarak şifa sırasında çeşitli uygulayıcıların beyin dalgası aktivitesini izlemiştir ve hepsinde, alfa konumu olan ortalama 7.8 ila 8.0 Hz beyin dalgası aktivitesi kaydedilmiştir. Aktif terapi boyunca şifacıların beyin dalgalarının safha ve frekans açısından yeryüzünün elektromanyetik tayfıyla senkronize hale geldiği sonucuna varmıştır.
Uygulayıcılar Reiki’yi “evrensel enerji”ye kanallık etmek olarak tanımlarlar. Reiki terapistleri kesinlikle, insan vücuduna en uygun şifa olarak görülen “evrensel frekans”ın iletkenleridir.
Şefkat ve sevme niyeti manyetik alanı büyütür. Kalp, beyninkinden yaklaşık 100 kat daha güçlü olan ve yaklaşık 15 fit atabilme kabiliyetiyle vücutta en büyük elektrik ve manyetik alanı üretir. Kalp Matematiği Enstitüsü’nde araştırma direktörü olan Rollin McCraty, kişinin duygusal hali ile kalbin elektrik sinyallerinin frekans tayfı arasında bir ilişki olduğunu kanıtlamıştır.
McCraty’ye göre kasıtlı olarak şefkat, sevgi ve takdir hisleri duymak biyomanyetik alanda görülebilen ve vücut hücrelerine fayda sağlayan belli bir elektrokardiyogram frekans tayfı üretmektedir. Bu niyet sürdürüldüğü taktirde frekans, suyun ve hatta DNA yapısında değişimlerin olmasını sağlayacak kadar güçlüdür. Bu sebeple, McCraty, şifacı ne kadar samimi bir sevgi ve şefkat durumuna odaklanırsa enerji çok daha uyumlu olup doku tedavisine çok daha etkili olacağı sonucuna varmıştır.
Bir Reiki sembolünü imgelemek ölçülebilir elektrik ve manyetik alanlar yaratır. Bu, Dr. James Oshman’a göre, kuvvetlendirme denilen yaygın bir psikolojik işlem aracılığıyla oluşur: “Bir sembolün ya da herhangi bir başka objenin göz retinasındaki görüntüsü, optik sinirden beynin optik lobuna yol alan bir elektrik aktivitesi örneği oluşturur. Retinadaki ışık örneği, kafanın arkasındaki kortekste dürtü örneğine dönüşür.”
Beynin kortikal haritası retinal bölgeden yaklaşık 10.000 kat daha büyük olduğundan kuvvetlendirme oluşur. Retina sinirleri diğer pek çok sinirle temasa geçer böylelikle elektrik enerjisi geniş bir alana yayılır. Beyindeki bu sinirsel aktivitenin oluşturduğu elektrik ve manyetik alanlar kafayla sınırlı kalmaz sinir sistemi, bağdokusu ve dolasım sitemi aracılığıyla tüm vücuda yayılır. Yani fiziksel olarak bir sembole bakmak ya da sadece onu imgelemek ölçülebilir elektrik ve manyetik alanları oluşturan sinirsel aktiveye neden olur.
Reiki’yi anlatan basit bir tanım. Tüm bu keşifleri temel alarak Dr. James Oshman bilim temelli basit bir tanım sunmaktadır: “şifa enerjisi, ister tıbbi bir aletten üretilsin ister insan vücudundan yansıtılsın, bir ya da daha fazla dokuyu tedaviyi sağlayan belirli bir frekans ya da bir dizi frekanstır.”
Kaynaklar dahil enerji tıbbıyla ilgili daha detaylı bilgi aşağıda sunulmuştur. Ancak bu genel açıklama, hastaların, meraklı ve şüpheci yaklaşanların Reiki’nin arkasındaki bilimi biraz olsun anlamasına yardımcı olmak için sağlam bir adımdır.
• Enerji Tıbbı: Bilimsel Temel, James L. Oschman
• Tedavi Biliminde Enerji Tıbbı ve İnsan Performansı, James L. Oschman
• Kalbin Şifresi, Paul Pearsall
• Reiki’nin Arkasındaki Bilim: Tedavide Ne Oluyor, Tamisha Sabrina, İngiltere Reiki Federasyonu
• Kalbin Bilimi: İnsan Performansında Kalbin Rolünün Keşfedilmesi, Kalp Matematiği Araştırma Merkezi, Kalp Matematiği Enstitüsü
• Şifa Sırasında Biyoenerji Uygulayıcısı ile Hasta Arasındaki EEG Genişliği, Beyin Haritası ve Eşzamanlılık, Süptil Enerjiler Dergisi, Vol. 1, No. 3, Süptil Enerjiler ve Enerji Tıbbı Çalışmaları Uluslararası Cemiyeti
• Bilim ve İnsan Enerji Alanı, William Lee Rand tarafından röportajı yapılan James L. Oschman, Vision Publications
• Fareye Nakledilmiş Meme Kanserinde “El Sürmenin” Etkileri, Krinsley D. Bengston, Bilim Keşfi Dergisi, 2000; 14:353-364
Makale © 2009 Bernadette Doran 
————————————————————————————

REİKİ’NİN ARKASINDAKİ BİLİM


Tüm Reiki uygulayıcıları, uyguladıkları tedaviler sonrasında gördükleri olağanüstü sonuçlardan bahsedebilir. Ancak herkes bu sonuçların nasıl oluştuğunu tam olarak açıklayamaz.
Reiki terapisinin temelini oluşturan bazı ilkeleri ifade edebilmek ve paylaşabilmek yanlış bilgilendirmenin giderilmesine, anlayışın artmasına, enerji tıbbı ile Batı tıbbı arasındaki perspektifin karşılaştırılmasına ve tedavilere yönelik tarafsızlığın teşvik edilmesine yardımcı olabilir.
Elle enerji terapisinin etkileri fiziksel işlemlerin sonucudur, plasebo etkisinin değil. Bir hasta ya da doktoru, bir tedavinin işe yarayacağına inandığında o inanç, iyi yönde fiziksel bir değişim sağlayabilir. Bu, plasebo etkisi denilen kanıtlanmış bir olaydır ve pek çok kişi Reiki’nin de bu şekilde çalıştığı şeklinde yanlış kanıya sahiptirler. Ancak kanserli fareler üzerinde yapılan olağanüstü bir çalışma, plasebo etkisinin başarılı Reiki sonuçlarının sebebi olmadığını göstermektedir.
Elle enerji çalışması yapan bir şifacıyla bağlantılı olarak birçok kanserde azalma vakasına şahit olduktan sonra, araştırmacı Krinsley D. Bengston, şifa etkisini yeniden nasıl oluşturabileceğini öğrenmek için kendisine çıraklık yaptı. Bengston, enjeksiyondan sonraki 14 ila 27 gün içinde %100 ölüm oranı öngörülen meme kanseri olan 5 deney faresi temin etti. Kuşkucu bir kişi olan Bengston bu farelere 30 gün boyunca günde bir saat tedavi uyguladı. Tümörler “lekeli bir bölge” oluşturdu, daha sonra ülsere dönüştü, içe çöküp kapandı ve fareler normal yaşam sürelerince yaşadılar. Başka şehre gönderilen meme kanserli kontrol grubu farelerin hepsi öngörülen zaman zarfında öldüler.
Sonuçlar o kadar kayda değerdi ki farklı şehirlerde deney, hepsi elle enerji şifası verme konusunda eğitilmiş kuşkucu gönüllülerle üç kere tekrarlandı. Bu üç çalışmada, enerjiyle tedavi edilen farelerin % 87.9’u yaşadı, kontrol grubu farelerin %100’ü öldü. İlaveten dört deneyden ikisinde azalma gösteren fareye kanser enjekte edildi ve önerildiği gibi devam eden, uyarılmış immünolojik (bağışıklık sistemiyle ilgili) bir tepki alınmadı. Doku bilimsel çalışmalar, hastalığın azalmasının tüm etapları boyunca kanser hücrelerinin canlılığını teyit etmiştir.
Bengston, “kesin olmayan sonuçlar, etkinin görülmesi için ellerin konulması gerekmediğini göstermektedir; tedaviye, çoğaltılabilir ve öngörülebilir uyarılmış bir bağışık tepki vardır ve hastalık geçtikten sonra fare aynı kansere bağışıklık kazanmaktadır. ” diye yazmıştır.
Reiki ölçülebilir elektrik ve manyetik özelliklere sahiptir. Enerji tıbbı biliminin önde gelen mercilerinden biri olan Dr. James L. Oschman’ın Tedavi Biliminde Enerji Tıbbı ve İnsan Performansı adlı kitabında belirtiğine göre “Artık çeşitli enerji terapilerinin etkileri hakkında bir dizi mantıklı, test edilebilir ve aksi ispatlanabilir varsayımlarımız bulunmaktadır.” “ölçülmesi en kolay şeyler olduğu ve etkileri hakkında daha çok şey bildiğimiz için elektrik ve manyetik enerjilere odaklanıyoruz.”
En temel fizik kanunlarından biri olan Ampere Yasası insan vücudunun içinde ve çevresinde bulunan elektrik ve manyetik enerjileri açıklar. Ampere Yasası’na göre elektrik akımları, tel ya da canlı doku olsun iletkenler aracılığıyla aktığında çevresinde manyetik bir alan oluşturur. Kalp ve diğer kaslar, beyin ve diğer organlar dahil canlı doku elektriği ilettiğinden fizik kanunlarına göre vücudun etrafında, biyomanyetik alan denen manyetik bir alan yaratırlar.
Modern manyetobiyoloji bilimi, canlı sistemlerdeki manyetik alanları keşfetmektedir ve bu alanlar manyetometre ve süper iletken kuantum engelleme cihazı (SQUID) gibi aletlerle ölçülebilir.
Özellikle kuantum fiziğin ortaya çıkmasıyla biyomanyetik alanları ölçen aletler gitgide gelişmiştir. Ancak Batı tıbbı, hasta teşhis ve tedavisinde, manyetik rezonans görüntüleme (MRI), kalp pilleri ve defibrilatörler, lazer, manyetik ve elektrikli biyopsiler vb dahil enerji bazlı teknolojileri uzun zamandır kullanmaktadır. Elektrokardiyogram ve elektroensefalogram 1920’lerden beri kullanılmaktadır yani tedavi amacıyla biyomanyetik alanla çalışmak neredeyse yüzyıllık bir tıp uygulamasıdır.
Manyetik alanları titreştirmek doku, kemik ve vücudun diğer bölümlerinin şifalanmasını hızla başlatabilir. 1970’lerde yapılan biyomanyetik araştırma, bazı manyetik alanların, tedaviye direnen kemik kırılmalarında iyileştirme sürecini uyardığını göstermiştir. Kısa süre sonra FDA (Amerika Yiyecek ve İlaç Derneği), kemik tedavisi için kırığın yakınına yerleştirilen tel bobinlerle kemiğe elektrik akımı ileten Titreşen Elektromanyetik Alan Terapisi’ni (PEMF) onaylamıştır. Gerekli frekans aralığı 7 Hz.’dir.
Reiki terapistlerinin elinden gelen titreşen manyetik alanlar, doku onarımını uyarmak için en uygun frekans aralığındadır. Biyolojik olarak insan dokusunu uyaran elektromanyetik frekansların en uygun seviyelerine aşırı derecede alçak frekans (ELF) aralığı denmektedir. Sinir yenilenmesi için saniyede 2 devir (Hz), kemik gelişimi için 7 Hz, bağ tedavisi için 10 Hz ve kılcal damar oluşumu için 15 Hz olarak saptanmıştır.
Dr. John Zimmerman, hastaları üzerinde çalışırken Reiki uygulayıcılarının ve diğer enerji terapistlerinin manyetik alan frekanslarını ölçtü ve hepsinin ellerinden ELF frekansı yaydığını saptamıştı. Bu alanın frekans aralığı 0.3 ila 30 Hz arasındaydı ki bu da sağlıklı doku ve organların frekans aralığıdır. Enerji terapistlerinin ellerinde en çok rastlanan frekans 7 Hz.di ki bu da FDA onaylı kemik gelişiminde kullanılan PEMF ile aynı frekanstır.
“Esas olarak,” diyor Dr. Oschman, “uygulayıcının elinden çıkan elektromanyetik alanlar, yakınında bulunan kişilerin doku ve hücrelerinde akım meydana getirebilirler.” Bununla ilgili detaylı kanıtlar Kalp Matematiği Enstitüsü’nün Dokunuşun Elektriği adlı yayınında belgelenmiştir.
Enerji terapistlerinin beyin dalgaları yeryüzünün manyetik alanı ile senkronizedir. Aşırı düşük frekans (ELF) aralığı, 7.83 Hz olarak tahmin edilen yeryüzünün elektromanyetik tayfı olan Schumann Rezonansı’dır. Bazı bilim insanları buna, canlılar ritmiyle senkronize olduklarında doğal şifa özellikleri oluşturduğunu iddia ettikleri gezegenin ‘diyapazon’u derler.
Senkronizasyon, iki obje ortak titreşim ya da frekans seviyesiyle uyum sağladığında gerçekleşir. Bu tür senkronizasyona, hastaları üzerinde çalışma yaparken enerji şifacıları arasında sıklıkla rastlanmaktadır. Araştırmacı Robert C. Beck, EEG kaydı kullanarak şifa sırasında çeşitli uygulayıcıların beyin dalgası aktivitesini izlemiştir ve hepsinde, alfa konumu olan ortalama 7.8 ila 8.0 Hz beyin dalgası aktivitesi kaydedilmiştir. Aktif terapi boyunca şifacıların beyin dalgalarının safha ve frekans açısından yeryüzünün elektromanyetik tayfıyla senkronize hale geldiği sonucuna varmıştır.
Uygulayıcılar Reiki’yi “evrensel enerji”ye kanallık etmek olarak tanımlarlar. Reiki terapistleri kesinlikle, insan vücuduna en uygun şifa olarak görülen “evrensel frekans”ın iletkenleridir.
Şefkat ve sevme niyeti manyetik alanı büyütür. Kalp, beyninkinden yaklaşık 100 kat daha güçlü olan ve yaklaşık 15 fit atabilme kabiliyetiyle vücutta en büyük elektrik ve manyetik alanı üretir. Kalp Matematiği Enstitüsü’nde araştırma direktörü olan Rollin McCraty, kişinin duygusal hali ile kalbin elektrik sinyallerinin frekans tayfı arasında bir ilişki olduğunu kanıtlamıştır.
McCraty’ye göre kasıtlı olarak şefkat, sevgi ve takdir hisleri duymak biyomanyetik alanda görülebilen ve vücut hücrelerine fayda sağlayan belli bir elektrokardiyogram frekans tayfı üretmektedir. Bu niyet sürdürüldüğü taktirde frekans, suyun ve hatta DNA yapısında değişimlerin olmasını sağlayacak kadar güçlüdür. Bu sebeple, McCraty, şifacı ne kadar samimi bir sevgi ve şefkat durumuna odaklanırsa enerji çok daha uyumlu olup doku tedavisine çok daha etkili olacağı sonucuna varmıştır.
Bir Reiki sembolünü imgelemek ölçülebilir elektrik ve manyetik alanlar yaratır. Bu, Dr. James Oshman’a göre, kuvvetlendirme denilen yaygın bir psikolojik işlem aracılığıyla oluşur: “Bir sembolün ya da herhangi bir başka objenin göz retinasındaki görüntüsü, optik sinirden beynin optik lobuna yol alan bir elektrik aktivitesi örneği oluşturur. Retinadaki ışık örneği, kafanın arkasındaki kortekste dürtü örneğine dönüşür.”
Beynin kortikal haritası retinal bölgeden yaklaşık 10.000 kat daha büyük olduğundan kuvvetlendirme oluşur. Retina sinirleri diğer pek çok sinirle temasa geçer böylelikle elektrik enerjisi geniş bir alana yayılır. Beyindeki bu sinirsel aktivitenin oluşturduğu elektrik ve manyetik alanlar kafayla sınırlı kalmaz sinir sistemi, bağdokusu ve dolasım sitemi aracılığıyla tüm vücuda yayılır. Yani fiziksel olarak bir sembole bakmak ya da sadece onu imgelemek ölçülebilir elektrik ve manyetik alanları oluşturan sinirsel aktiveye neden olur.
Reiki’yi anlatan basit bir tanım. Tüm bu keşifleri temel alarak Dr. James Oshman bilim temelli basit bir tanım sunmaktadır: “şifa enerjisi, ister tıbbi bir aletten üretilsin ister insan vücudundan yansıtılsın, bir ya da daha fazla dokuyu tedaviyi sağlayan belirli bir frekans ya da bir dizi frekanstır.”
Kaynaklar dahil enerji tıbbıyla ilgili daha detaylı bilgi aşağıda sunulmuştur. Ancak bu genel açıklama, hastaların, meraklı ve şüpheci yaklaşanların Reiki’nin arkasındaki bilimi biraz olsun anlamasına yardımcı olmak için sağlam bir adımdır.
• Enerji Tıbbı: Bilimsel Temel, James L. Oschman
• Tedavi Biliminde Enerji Tıbbı ve İnsan Performansı, James L. Oschman
• Kalbin Şifresi, Paul Pearsall
• Reiki’nin Arkasındaki Bilim: Tedavide Ne Oluyor, Tamisha Sabrina, İngiltere Reiki Federasyonu
• Kalbin Bilimi: İnsan Performansında Kalbin Rolünün Keşfedilmesi, Kalp Matematiği Araştırma Merkezi, Kalp Matematiği Enstitüsü
• Şifa Sırasında Biyoenerji Uygulayıcısı ile Hasta Arasındaki EEG Genişliği, Beyin Haritası ve Eşzamanlılık, Süptil Enerjiler Dergisi, Vol. 1, No. 3, Süptil Enerjiler ve Enerji Tıbbı Çalışmaları Uluslararası Cemiyeti
• Bilim ve İnsan Enerji Alanı, William Lee Rand tarafından röportajı yapılan James L. Oschman, Vision Publications
• Fareye Nakledilmiş Meme Kanserinde “El Sürmenin” Etkileri, Krinsley D. Bengston, Bilim Keşfi Dergisi, 2000; 14:353-364
Makale © 2009 Bernadette Doran 
————————————————————————————

Reiki Nasıl Çalışır?


Tüm canlıların sahip olduğu bir yaşam enerjisi vardır ve bu enerji doğumla birlikte getirilmiştir. Yaşam enerjisi düşük olan insanlar daha kolay ve daha sık hasta olurlar. Yaşam enerjisi yüksek olanlar ise daha dayanıklıdırlar. Reiki insanın yaşam enerjisini arttırıcı bir yöntemdir. Reiki uygulayıcısı ister kendine ister bir başkasına reiki uygulasın kendinden bir enerji vermez O sadece reikiye kanal olur. Dolayısıyla enerjisi azalmaz aksine artar. Reiki kişinin vücut dengesini ve uyumunu korumasını sağlar. Eğer vücudunda herhangi bir yerde bozukluk yada sorun varsa bu tüm vücudu etkileyeceğinden bütüne yönelir. Günümüzde bir çok hastalığın altında zihinsel nedenlerin bulunduğu ve hastalığa yol açan zihinsel kalıplar değiştiğinde hastalığın da iyileştiği artık bilinmektedir.
Reiki sadece fiziksel boyutta değil zihinsel ve ruhsal boyutta da pozitif enerji veren özelliklere sahiptir. Reiki tıbbi tedaviyi asla reddetmez. Dünyada yapılan araştırmalar tıbbi tedavi gören hastaların reiki kullanmaları durumunda iyileşme hızının %50 arttığı ve ilaçların yan etkilerinden çok daha az etkilendiklerini ortaya koymuştur. Reikiyi düzenli olarak kullanmanın bir çok faydası vardır. Bunlardan bazıları şunlardır.;
  • Kronik hastalıklarınızın tedavisinde daha pozitif hissetmenize yardım ederek, tibbi tedavinize destek olur.
  • Bünyenizin daha güçlü olmasına yardım eder.
  • Stresli zamanlarınızda sizi rahatlatır ve sakinleştirir.
  • Korku duygusunu yenmenize yardım eder.
  • Kafanız karışık olduğunda düşüncelerinizi netleştirmenizi sağlar.
  • Düşüncelerinizi doğru noktaya yönlendirmenize yardım eder.
  • Vücudunuzu toksinlerden arınmasına yardım eder.
  • Duygusal sorunlarınızı çözmenize yardım eder.
  • Sezgisel yeteneklerinizi ve farkındalığınızı arttırır.
  • Kötü alışkanlıklarınızdan ve size zarar veren tutumlarınızdan vazgeçmenize yardım eder.
  • İnsanlarla ilişkilerinizde daha sakin ve daha yapıcı olmanıza yardım eder.
  • Sanatsal üretkenliğinizi arttırır ve ilham almanızı kolaylaştırır.
  • Kin, nefret,öfke gibi zarar verici duygulardan sıyrılmanıza yardım eder.
  • Kendiniz için daha doğru ve iyi olanı bulmanıza yardım eder.
  • Enerji vererek sizi dinçleştirir.
  • Psikolojik rahatsızlıklarda,fobilerde ve depresyonda tibbi tedavinin yanında iyileşme sürecini destekler.
  • Sevgi ve ilgi duygularınızı artırır ve duygusal ilişkilerinize olumlu katkısı olur.
  • Uykusuzluk, bitkinlik ve isteksizlik gibi sorunlarınızın çözülmesinde yardımcıdır.
Fiziksel, psikolojik ve zihinsel sorunların çözümlenmesine yardım etmesi ve diğer pozitif etkileri hem iş yaşamında hem duygusal yaşamınızda hem de sosyal ilişkilerinizde sizi destekleyecek ve çok daha mutlu bir insan olmanıza yardım edecektir. Reiki genel olarak yaşam kalitenizi yükselten bir enerji tekniğidir.

Madde Kullanımı Sözel Belleği Etkiliyor


Yeni bir çalışmanın bulgularına göre, yıllarca süren esrar kullanımı, kişinin sözel belleğini etkiliyor. Sözel bellek belirli kelimelerimarijuanahatırlayabilme yeteneğidir.
Araştırmacılar, ortalama olarak her iki kişiden birinin, esrar (marihuana, kenevir) kullandığında 15 kelimelik bir listeyi her beş yıl için bir kelime eksik hatırladığını ortaya çıkardılar.
Bununla birlikte araştırmacılara göre, uzun-süreli esrar kullanımı, prosess hızı ya da yürütme işlevi gibi diğer zihinsel fonksiyonları üzerinde de etkilere sahip. Beyindeki yürütme dediğimiz işlevler, planlama ve odaklanma gibi yetenekleri kapsıyor.
Esrar kullanımının uzun süreli etkilerini incelemek için araştırmacılar, Genç Yetişkinlerde Koroner Atardamar Risk Gelişimi (CARDIA) çalışmasına kayıtlı katılımcılar üzerinde çalıştılar. CARDIA çalışması, çalışmaya ilk olarak 18 ve 30 yaşları arasında kayıt olan 5000’den fazla yetişkini kapsıyor.
Bir dizi takip muayenesinden sonra, katılımcıların  bir önceki ayda esrar kullanıp kullanmadıkları gibi bilgiler alındı ve 25 yaş katılımcıları sözel belleğe, preses hızına ve yürütme işlevine bakan bir takım zihinsel testlere tabi tutuldular.
Uzun süreli esrar kullanımı her üç testte de kötü performansla sonuçlandı.
Araştırmacılar, başka madde kullanımı, depresyon gibi başka faktörleri de işin içine katsalar bile, sadece uzun süreli esrar kullanımının sözel bellek üzerindeki etkisi istatistiksel olarak çok belirgindi.
Araştırmacılar çalışmalarında  şunları yazdılar, “Birikerek artan, ömür boyu süren esrar kullanımı ve orta yaşta kötüye giden kelime hafızası arasında doza bağımlı  bir ilişki bulduk”. Diğer bir deyişle, kişi ne kadar çok esrar kullanırsa sözel belleğe etkisi o kadar büyük olur.
Araştırmacılar esrara maruz kalmanın sözel belleği nasıl etkilediği konusunda tam olarak emin değiller. Çalışmalarında yazdıkları potansiyel bir açıklamaya göre, THC (tetrahidrokannabinol) bilginin hipokampusta proses edilme şeklini etkiliyor olabilir. THC esrarın psikolojik etkilerinden sorumlu olan bir kimyasaldır.
Araştırmacılar çalışma için bir takım kısıtlamaları not düştüler. Örneğin esrar kullanımı kullanıcıların kendi beyanıyla rapor edildi ve zihinsel testler çalışmanın sonunda sadece bir kere yapıldı.
Çalışmaya eşlik eden bir başyazı şunları ekliyor, “Çünkü zihinsel yetenekler için geçerli  baz alınacak temel bir veri yoktu. Esrar kullanımının düşük zihinsel yeteneklere sahip insanlarda daha yüksek olduğu gibi olasılıkları göz ardı etmemek gerekir.”
Başyazıya göre bulgular, uzun süreli esrar kullanımı ve zihinsel becerilerde  zayıflama üzerindeki bulunmuş başka kanıtları destekliyor.
Örneğin Yeni Zellanda’daki uzun süreli bir çalışma, uzun süredir esrar kullanan yetişkinlerin, hiç esrar kullanmamış ya da kullanmayı bırakmış kişilere göre IQ puanında daha büyük bir düşüş olduğunu göstermektedir.  Bununla birlikte bu yılın başlarında yapılan bir çalışmaya göre esrar kullanımı gençlerde IQ gerilemesi ile bağdaştırılmamıştır.
Bu yüzden, esrar-madde kullanımı ve zihinsel yetenekler arasında sebep ve etkiyi ispatlamakdaki bazı zorluklara rağmen,  araştırmacılar   potansiyel kullanıcıları esrarın   zararları konusunda uyarmaya devam etmek gerektiğini vurguluyorlar.